Bugün 5 Nisan Avukatlar Günü. Baroların avukatlara mesaj atarak veya meslekte belli kıdemleri dolduran avukatlara plaket vererek kutladığı bir günden çok daha öte ve anlamlı bir gün.

Bugünün anlamlı olmasının sebebi ise avukatlık mesleğinin temsil ettiği makamdır: Savunma. Savunma makamının kutsallığı tartışılmaz bir gerçekken savunulan şeyin ne olduğunun da belirli olması gerekir. Avukatlar insanların haklarını ve özgürlüklerini savunurlar. Avukatlık mücadelesi haksızlığa uğrayan bir insandan maddi menfaat elde etmekten çok öte hakkın yerini bulmasını sağlamaya çalışmaktır. Bunun parasal bir karşılığının olması dahi mümkün değilken bu mesleği parayla özdeşleştirmek ancak sığ bir bakış açısıyla olabilir. Çünkü hiç kimse hakarete, tehdide, şiddete ve hatta ölüme maruz kalacağı bir mesleği sadece para kazanma dürtüsüyle yapamaz. Para bir avukat için asla motivasyon kaynağı değildir.

Motivasyonu herkesin eşit ve adil bir düzende yaşamasını savunmak olan avukatların bu özgürlük ve adalet mücadelesi içerisinde defalarca yalnız bırakıldığı ise bir gerçek. Müvekkilleri veya ‘patron avukatları’ tarafından mobbinge maruz bırakılanlar, kirasını ödeyemediği için ofislerini kapatmak zorunda kalanlar, iş öğreniyorsun bahanesiyle karın tokluğuna çalıştırılanlar, sadece mesleğini icra ettiği için öldürülenler, kendisinin veya müvekkilinin siyasi görüşü sebebiyle yaftalananlar, bakmakta olduğu davayla özdeşleştirilip linçlenenler ve daha birçokları… Başkalarının haklarını savunmak için yemin edip hak arayışında olanları yalnız bırakmamak üzere mesleğe başlayan avukatlar kendi uğradıkları haksızlıklarda ise hep yalnız bırakılan taraf oldular. Ancak dik duruşlarından ise hiçbir zaman vazgeçmediler.

Avukatların istediği şey adliyede, ofisinde veya mesleklerini icra ettiği herhangi bir yerde maruz kaldıkları psikolojik ve fiziksel şiddete karşı önleyici ve koruyucu tedbirlerin alınması, bağlı bulunduğu baroya aidiyet hissedip gerektiğinde yanında koca bir meslek örgütünün olduğunu hissedebilmesi, avukatlık ücretlerinin iyileştirilmesi, hukuk eğitiminin kalitesinin arttırılması ve meslek saygınlığının tekrar geri kazandırılması iken tüm bu taleplere karşılık olarak yapılan tek şey ise tweet atılmasıdır. Bunun içindir ki avukatlar saatlerce duruşma bekleyebiliyor, karakollarda türlü bahane ve gerekçelerle müvekkilleriyle görüşmeleri kısıtlanabiliyor, haklarında en ufak bir şikâyet olduğunda hemen dava açılabiliyor, hatta tutuklanabiliyor. Tüm bu sindirme çabalarına karşın ise savunma hakkının kutsallığı sebebiyle mücadeleden vazgeçilmiyor.

Etkin ve topyekûn bir mücadele ile meslek örgütü birleştirici bir yapıya dönüşmediği sürece avukatlar karşılaştıkları hukuk dışı uygulamaları sosyal medya üzerinden popüler hesap veya gruplar üzerinden dile getirerek çözüm bulmaya çalışacak ve yalnızlıklarını ancak böyle atlatabileceklerdir. Plaket vermek ve toplu mesaj atmak dışında bu sayılanların da gerçekleşmesi lazım ki Avukatlar Günü gerçekten kutlu olabilsin.

Son olarak mesleğini icra ederken öldürülen, özgürlük mücadelesi verirken özgürlüklerinden mahrum bırakılan avukatlar başta olmak üzere tüm avukatların Avukatlar Günü kutlu olsun…

Kötü şey uzakta olmak

Dostlarından, sevdiğin kadından

Yasaklanmak bütün yaşantılara

Seni tamamlayan, arındıran

Ama bir devrimciyi haklı kılan

Biraz da acılardır unutma

Yıkılma sakın geçerken günler

Yaralayarak gençliğini

Onurlu, güzel geleceklerin

Biziz habercileri düşün ki

Ve halkın bağrında bir inci gibi

Büyüyüp gelişmektedir zafer.*

*Ataol Behramoğlu’nun Yıkılma Sakın adlı şiirinden