Herkesin yüreğine düşen ateşler olmuştur, zaman çemberinde dönerken. Aslında yoktur birbirimizden düşünce olarak da farkımız. Biziz zaten bize ateş düşüren ve yanmamış gibi yapan ve yandığını belli etmeyen ve kor güneşin altında terletmeyen.

Belli etmemek üzerine yoktur üstümüze insanoğlu olarak. Akıllısıyız ya dünyanın beceriyoruz sanıyoruz her şeyi. Ancak açık veriyoruz; kafamızı eğerken, derine dalarken ve içimize ağlarken.

 Mutluluk içimizde bizde, bende, sende. Uzaklarda aramak anlamsız. Aradığın mutlu mu ki, mutluluğu onda arayasın. Maraz da sensin deva da.

Gülerken başkaları da gülsün diye değil, gerçekten gülmek istediğin için gül. Gülerken zaten katılırlar sana; ama ağlarken yalnız kalırsın, asıl taraftarı bulmak ağlarken olmalı. Herkes ile ağlayıp gülebiliyorsan ne mutlu sana.

Gamlanma deli gönül, acıtma canı

Seni sen edende bir, bizi biz edende.

 Kendin olmaya bak, sensin senin ilacı

Bal yapmaya bak ruhda ve bedende.

İçindeki mut’u harekete geçir, acı dünyanın acılarına bir tekme de sen vur. Sağanakta yürü, güneşte gölgelen, laf olsun diye öfkelen, bi tane susamlı simit ye, bi tane içi dolu midye…

Şimdi seç, seni senin gibi seveni, veee yırt artık kefeni!