Sevgili Okurlar,

Afganistan tartışmaları arasında kaynayan erken seçim ve aday tartışmaları yeniden gündeme düşmeye başladı.

 Öncelikle şu bilgiyi sizler ile paylaşmakta fayda var.

Anayasamızın 116. Maddesine göre erken seçimin yapılabilmesi için üye tam sayısının beşte üç çoğunluğu ile karar alması halinde erken seçim kararı alabilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır.

Cumhurbaşkanının seçimlerin yenilenmesine karar vermesi halinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır.

Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.

Uygulanması açısından çok sorunlar ve tartışmalar doğuracak olan 116. madde tüm inisiyatifi halen görevde olan Cumhurbaşkanına veriyor.

Şöyle ki;

Diyelim ki Cumhurbaşkanı kendisinin de aday olduğu seçimi kaybetmesi halinde ya da mevcut sisteme göre  parti başkanı da olan Cumhurbaşkanının partisinin seçimlerde istenilen sonucu alamaması halinde Cumhurbaşkanı seçimini tek başına alacağı bir karar ile yenileyebilir. Yani kazanana kadar seçimleri yeniletme hakkı var.

Yapar mı bilemeyiz.

Ancak hatırlarsanız, Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesinden önce yapılan 7 haziran 2015 seçimlerinde %40 civarında oy alan Ahmet Davutoğlu Genel Başkanlığındaki AKP, tek başına hükümet kuracak sayıda milletvekili kazanamamıştı. Bunun için hükümet kurmak üzere Cumhurbaşkanından yetki  alan Ahmet Davutoğlu koalisyon görüşmelerine başlamış ve bunda da başarılı olamamıştı.

Bu durumda Anayasa teamülleri gereği hükümet kurma görevinin en çok milletvekili çıkaran ikinci partinin genel başkanına verilmesi gerekirken, bu teamülleri hiçe sayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan seçimlerin yenilenmesine karar vermişti.

1 Kasım 2015’te tekrarlanan seçimde ise bu defa AKP %50 civarında oy almış ve tek başına hükümet kuracak çoğunluğu sağlamıştı.

Olaya böyle bakınca, içimizde, Sayın Cumhurbaşkanının kendisinin de aday olduğu seçimi kazanamayınca  seçimleri yenileteceği konusunda bir şüphe uyanmıyor değil.

Bu nedenle Anayasa’da  böyle bir durumun ortaya çıkmasının kabul edilebilir bir tarafı bulunmadığını söyleyebiliriz.

Yukarıda bahsettiğim Anayasal Teamülün ne olduğunu merak edenler için açıklayalım.

1997 yılı seçimlerinden birinci çıkan Refah Partisi ile üçüncü çıkan Doğruyol Partisi kurduğu koalisyon hükümeti,  yaptıkları protokol ile Başbakanlığın Sayın Necmettin Erbakan ile Sayın Tansu Çiller arasında değişimli olarak yapılması kararlaştırmışlardı

Sonrasında o zamanın siyasi olayları da etken olmakla birlikte Sayın Necmettin Erbakan koalisyon protokolüne uyarak Başbakanlığın Tansu Çiller’e geçmesi için zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e istifasını sunmuş, ancak Sayın Süleyman Demirel hükümet kurma görevini kurucusu olduğu partinin Genel Başkanı Tansu Çiller’e değil; Koalisyon Protokolü, Anayasal Teamülerin üzerinde olamayacağı için seçimlerde en çok milletvekili kazanan ikinci parti olan ANAP’ın Genel Başkanı Mesut Yılmaz’a vermişti.  Anasol D hükümeti de böyle kurulmuştu.

Bu nedenle siyasi olarak çalkantılı olan bu dönemde dahi Anayasa ve teamüllerinden hiç taviz verilmediği halde bu Anayasa ile Cumhurbaşkanı’na böyle bir hakkın tanınmasının gerek evrensel hukuk kuralları ve gerekse anayasa tekniği açısından kabul edilebilmesi mümkün değildir.

Gelelim ikinci tartışma konusu olacak olan Cumhurbaşkanının en fazla iki defa seçilebileceği maddesine.

Bildiğiniz gibi Recep Tayyip Erdoğan halk oylaması ile yapılan ilk Cumhurbaşkanlığı seçimlerini  Cumhurbaşkanlığı sistemine geçmeden kazanmıştı.

Halen yaptığı Cumhurbaşkanlığı görevini ise Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesi ile ilgili referandum sonrasındaki seçimler ile kazandı.

Burada Cumhurbaşkanlığının kaçıncı kez yapıldığı ile ilgili sorun çıkıyor.

İlk  görüş; iki defa  seçime girip kazandığı için Anayasa hükmü gereği önümüzdeki seçimlerde aday olamayacağı yönünde. Bu görüşü muhalefet dillendiriyor.

Diğer görüş ise ilk Cumhurbaşkanlığı döneminde mevcut Anayasa değişiklikleri yapılıp Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmediği için önceki Anayasa dönemindeki görevinin maddede belirtilen ikinci görev süresinden sayılamayacağı şeklinde.  Bu ise iktidar kanadının görüşü.

Anayasanın 116. Maddesinde  yer alan ve tartışma konusu olan diğer konu ise Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir. Şeklinde düzenlenen fıkrada yer almakta.

Bu düzenlemeden anlaşıldığı üzere ikinci dönem Cumhurbaşkanlığı görevini yapan kişi, görev süresinin sona ermesine yakın bir zaman kala seçimleri yenileyerek tekrar cumhurbaşkanı adayı olabiliyor. 

Yani Sayın Recep Tayyip Erdoğan ya da o dönem kim cumhurbaşkanı ise o kişi “ben daha Cumhurbaşkanlığı yapmak istiyorum.”  diyerek ikinci kez yaptığı Cumhurbaşkanlığı görevinin süresi dolmadan alacağı bir erken seçim kararı ile seçilmesi halinde daha uzun süre Cumhurbaşkanlığı yapabilme hakkına sahip olabiliyor. Hatta bunu sürekli tekrarlayarak ölene kadar cumhurbaşkanı adayı olup Cumhurbaşkanlığı  bile yapabilir. 

Bunun da yine evrensel hukuk kuralları ve Anayasa tekniği açısından son derece sakıncalı olduğu açık.

Ancak  Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, tekrar Cumhurbaşkanı adayı olup olamayacağı konusundaki tüm bu tartışmaları sona erdirmek için muhalefetin de bu konudaki talebini kullanarak erken seçim kararı alması, bunu  da 2023’te yapılması planlanan seçimlere çok az bir süre kala yapması  kuvvetle muhtemel.

Seçim olursa kazanır mı kazanamaz mı bunu ayrıca tartışmak gerekir. Ancak  böyle bir düşüncenin şeytani olduğu su götürmez bir gerçek.