Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzeyini sarsma olayı "deprem" olarak tarif ediliyor.

Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının yeryuvarı içinde ne şekilde yayıldıklarını, ölçü aletleri ve yöntemlerini inceleyen bilim dalı ise "sismoloji" olarak adlandırılıyor.

Yerkabuğunda oluşan dalgalanmalar sismometre denilen aygıtlar kullanılarak ölçülüyor. Depremin büyüklüğü hesaplanırken, depremin merkezinin doğru bir şekilde belirlenmiş olması önemli.

Kandilli Enstitüsü'ne ait sitede yer alan bilgilere göre depremin büyüklüğü ölçülürken şu örnek veriliyor:

"Depremi oluşturan kirik genelde yer kabuğunun derinliklerindedir, ancak büyük depremlerde yer yüzeyine kadar ulaşır ve bizim fay kırığı dediğimiz yüzey kırıklarını oluşturur. Bir deprem olduğunda, derinlerde oluşan kırığı doğrudan gözle görmek mümkün olmadığından, onun yüzölçümünü dolaylı olarak tahmin etmek zorunda kalırız. Bir başka deyişle deprem kırığını kendisini görmesek de, onun ortaya çıkardığı etkileri inceleyerek büyüklüğü hakkında bir fikir edinebiliriz."

©Anadolu Ajansı
7 büyüklüğündeki bir depremin sismografik aktivitesi, 6 büyüklüğündeki depreme göre 10 kat daha yoğun.©Anadolu Ajansı

"Buna örnek olarak, birisinin bir havuza tas attığını, ancak bizim taşın büyüklüğünü bilmediğimizi kabul edelim. Taşın havuza düşerken çıkardığı sesi dinleyerek veya havuzda oluşan dalgalanmaların boyutuna bakarak taşın küçük mü, yoksa büyük bir taş mı olduğunu tahmin edebiliriz. Depremin büyüklüğünü kestirmek de tamamen buna benzer bir süreçtir. Deprem de, yerkabuğu içerisinde havuzdaki suya benzer şekilde dalgalanmalar oluşturur."

"Dalgaların genliği, kaynak noktasından uzaklaştıkça yavaş yavaş azalır. Bu nedenle, dalgalanmaların genliğini yorumlarken onun ne kadar uzak bir mesafeden geliyor olduğunu bilmek şarttır. Göz önünde tutulması gereken önemli bir nokta, yerkabuğunun hiçbir zaman havuzun suyu gibi yalın bir yapıya sahip olmaması, katmanlar, kıvrımlar, vb. içeren çok karmaşık bir dokuya sahip olmasıdır. Bu nedenle depremle oluşan yerkabuğu dalgalanmaları yayıldığı yöne bağlı olarak çok farklı değişimlere uğrayabilir. Olası bu bozulmalar göz önüne alınarak, büyüklüğü belirlemek için çoğu zaman tek bir sismometrenin sonuçları ile yetinilmez. Depremi farklı yönlerden ve farklı uzaklıklardan izleyebilmiş birçok sismometre ölçümünün ortalaması alınarak daha güvenli bir sonuç elde edilir."

Depremin büyüklüğü ve şiddeti aynı şey mi?

Depremin şiddeti ve depremin büyüklüğü aynı kavramlar değildir. 

Depremin gücü iki yolla ölçülüyor. Bunlardan birisi depremin “şiddeti” diğeri ise “büyüklük”lüğü.

AFAD'a göre depremin şiddeti ve büyüklüğü şu şekilde tarif ediliyor: 

"Depremin şiddeti; herhangi bir derinlikte olan depremin, yeryüzünde hissedildiği bir noktadaki etkisinin ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir deyişle depremin şiddeti, onun yapılar, doğa ve insanlar üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür. Bu etki, depremin büyüklüğü, odak derinliği, uzaklığı, yapıların depreme karşı gösterdiği dayanıklılık dahi değişik olabilmektedir. Şiddet depremin kaynağındaki büyüklüğü hakkında doğru bilgi vermemekle beraber, deprem dolayısıyla oluşan hasarı yukarıda belirtilen etkenlere bağlı olarak yansıtır."

"Depremin büyüklüğü; deprem sırasında açığa çıkan enerjinin bir ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Enerjinin doğrudan doğruya ölçülmesi olanağı olmadığından, Amerika Birleşik Devletlerinden Prof. C. Richter tarafından 1930 yıllarında bulunan bir yöntemle depremlerin aletsel bir ölçüsü olan “Magnitüd” tanımlanmıştır. Prof. Richter, episantrdan 100 km. uzaklıkta ve sert zemine yerleştirilmiş özel bir sismografla (2800 büyütmeli, özel periyodu 0.8 saniye ve sönümü olan bir Wood-Anderson torsiyon Sismografı ile) kaydedilmiş zemin hareketinin mikron cinsinden (1 mikron 1/1000 mm) ölçülen maksimum genliğinin 10 tabanına göre logaritmasını bir depremin “magnitüdü” olarak tanımlamıştır. Bugüne dek olan depremler istatistik olarak incelendiğinde kaydedilen en büyük magnitüd değerinin 8.9 olduğu görülmektedir. (31 Ocak 1906 Colombiya-Ekvator ve 2 Mart 1933 Sanriku-Japonya depremleri)"

Richter Ölçeği nedir?

Richter ölçeği depremlerin büyükülüğünü hesaplamada kullanılan bir ölçektir. Küresel çapta kullanılmaya başlanan bu ölçek, 1935 yılında Kaliforniya Teknoloji Enstitüsünde görevli Charles Francis Richter ve Beno Gutenberg adlı iki araştırmacı tarafından geliştirildi ve adına Richter Ölçeği verildi.

Doğal gaz fiyatlarında nisan ayı tarifelerinde değişiklik yok! Doğal gaz fiyatlarında nisan ayı tarifelerinde değişiklik yok!

Ancak Richter ile tüm depremlerin büyüküğü ölçülemiyor. 8'den büyük depremler için başka yöntemeler kullanılıyor. Richter Ölçeği, depremin büyüklüğünün yanı sıra depremde açığa çıkan enerjiyi de hesaplıyor.

Ek kaynaklar • AA

Kaynak: tr.euronews.com

Editör: Haber Merkezi