Kahramanmaraş merkezli olarak meydana gelen ve 11 ilde ciddi etkiler yaratan depremlerin ardından telekomünikasyon ve iletişim sektörü gündemde kalmaya devam ediyor. Afetin ilk gününden bu yana her fırsatta iletişimin kurtarma çalışmalarındaki rolünden bahsediliyor. Teknolojinin geldiği son nokta ile özellikle akıllı telefonlar sayesinde birçok hayatın kurtulabildiği de gözler önüne seriliyor.

Ancak Türkiye'deki üç büyük telekomünikasyon firmasının da bu afette sınıfta kaldığını önceki haberlerimizde de belirtmiştik. Habertürk olarak bu sorunun kalbindeki baz istasyonlarına biraz daha yakından bir mercek tutmaya çalıştık. Özellikle elektrik sorunu baz istasyonlarının çalışmasındaki en büyük engel olurken, bir istasyonun çökmesi durumunda diğer istasyonlara yayılan sinyalin de çarpan etkisi ile azaldığı belirtiliyor. Böylece bölgedeki genel sinyal zayıfladığı ortaya çıktı.

İKİ FARKLI OPERATÖR SİNYAL ALIŞVERİŞİ YAPAMADI!

Deprem sonrasında akla gelen en büyük soru işaretlerinden bir tanesi de bölgedeki farklı telekomünikasyon şirketlerinin baz istasyonlarının birbiri ile sinyal alışverişi yapıp yapamayacağı oldu. Buna cevap Habertürk'e konuşan Vodafone Türkiye CEO'su Engin Aksoy'dan geldi; ne yazık ki farklı sinyal alıcıları kullanıldığı için böyle bir durum söz konusu değil. Tıpkı numara taşımak için bir diğer operatöre geçildiğinde olduğu gibi, o operatörün baz istasyonundan sinyali alabilmek için 'sim kartı' yani alıcıyı değiştirmek gerekiyor. Özetle baz istasyonları birbirleriyle konuşamadı, çünkü zaten her operatörün istasyonu başka bir dil konuşuyordu...

DÜNYADA BELİRLİ BAZ İSTASYONU KURUCULARI VAR

Dünya çapında baz istasyonu teknolojisinin üretimini ve kurulumunu gerçekleştiren sınırlı sayıda şirket var. Bu firmalar, Nokia, Ericsson, Huawei, ZTE Corp., Advanced RF Technologies, GSTeletech, Shenzen Hexinkaiye Electronic Telecom ve Alcatel-Lucent. Bunun yanı sıra yerli baz istasyonu üreticisi ULAK Haberleşme de Türkiye'de önemli adımlar atan baz istasyonu üreticisi olarak göze çarpıyor. Tüm bu firmalar benzer teknolojilerle sinyal iletimini en üst düzeyde sunarak 5G'ye geçişte de pay almaya çalışsa da kurulumu gerçekleştirdikleri telekomünikasyon firmasına özel sinyal kurulumu yaptıkları ve o firmanın ağını geliştirdikleri için diğer GSM operatörünün sim kartına sahip olanlar bir diğerinin baz istasyonundan sinyal alamıyor.

Böylece kapsama alanı savaşlarında ne kadar ön plana çıkmış olursa olsun bir operatör, baz istasyonu yıkılan bir senaryoda, kriz anında kör, sağır ve dilsiz kalabiliyor.

TEKNOLOJİ TEK TİP SİNYALE İZİN VERİYOR

Türkiye'de de dünyada olduğu gibi baz istasyonlarının kurulumunu belli başlı markalar üstleniyor. Bunların en çok ön plana çıkanları Ericsson, Huawei ve son yıllarda yerli üretici ULAK. Bu firmaların farklı operatörler için kurduğu baz istasyonlarının teknolojisi, ufak bir ayar ile aslında tek tip sinyale imkân sağlıyor. Ancak bunun için öncelikle BTK'nın (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) izinlerinin gerekli olduğu ve özel yazılımların gerektiği belirtiliyor. Çünkü 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu uyarınca baz istasyonlarının kuruluşunda uyulması gereken kriterlerle ilgili düzenleme yapma yetkisi Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK)’ndadır.

DEPREM BÖLGESİNDE ÇALIŞMALAR SÜRÜYOR

RAN (Radio Access Network Sharing - Radyo Erişim Ağı paylaşımı) adı verilen yeni bir teknoloji ile, bir operatörün baz istasyonunun tüm diğer operatörler için sinyal yayması söz konusu olabiliyor. Ancak bu tek bir tuş ile değil, tüm baz istasyonlarının içerisindeki software yazılımlarının yenilenmesi ve güncellenmesi ile mümkün olabiliyor. Baz istasyonu kurucularından Habertürk'ün aldığı bilgiye göre şu anda deprem bölgesinde ayakta kalan baz istasyonları için bu çalışma yürütülerek kapsama alanının yeniden kurulması ve her operatörün, diğerinin baz istasyonundan sinyal alması sağlanıyor.

Eğer ki deprem bölgesindeki baz istasyonlarında bu teknoloji kullanılmış olsa, kriz anında devreye girmesi ile birlikte iletişim ilk günden itibaren çok daha kolay ve daha az kesinti ile sağlanabilirdi. Bu büyük felaket sonrası GSM operatörleri de kendilerine dersler çıkartmış gözüküyor. Bölgede, kapsama alanı savaşları bir kenara bırakılmış, ortak paydada çalışmalara geçilmiş durumda.

STARLİNK DE TEK BAŞINA YETERLİ DEĞİL

Son günlerin en çok tartışılan uydu tabanlı internet erişimi sağlayan Starlink ise tek başına iletişimi sağlayabilecek bir teknoloji değil. Çünkü tıpkı baz istasyonlarında olduğu gibi, elimizdeki Vodafone, Turkcell veya Türk Telekom hattına sahip telefonlarımızla, sırf ülkenin üzerinden geçti diye SpaceX'in Starlink uydularına direkt olarak bağlanmamız ve internet erişimi almamız tek başına mümkün değil. Bunun için yerde de alıcılar olması gerekiyor. Türkiye'de, Gebze'deki Bilişim Vadisi'nde Starlink'in bir uydu alıcısı test merkezi olsa da henüz ülkede hizmet başlamış değil.

İstanbul çöl tozlarına teslim! İstanbul çöl tozlarına teslim!

EVRENSEL HİZMET FONU İLE KAPSAMA ALANI GENİŞLEDİ

GSM operatörleri özellikle çok düşük nüfuslu (5.000'in altı) bölgelerde yatırımlarını daha düşük maliyetlerle yapmaya çalışıyorlardı. Bu durumun geliştirilmesi ve kapsama alanının genişletilmesi için GSM operatörlerinin de dahil edildiği Evrensel Hizmet Fonu etkili oldu. Türkiye’de 2005 yılında kurulan Evrensel Hizmet Fonu'na GSM operatörlerinin kapsam genişletme çalışmalarının da girmesi ile birlikte operatörler özellikle daha düşük nüfuslu bölgelerde büyük baz istasyonları kurarak kapsama alanlarını genişletme imkânı buldular.

Kaynak: www.haberturk.com

Editör: Haber Merkezi