Londra'dan gelip, depremden sonra yedi yakınını toprağa veren aile

Aracımızla karlarla kaplı dağlara doğru ilerlerken, geriye baktığımızda Gaziantep kentini görüyoruz.

Haber Merkezi
Haber Merkezi
Editör
Yayınlanma
5 Dk Okunma Süresi

Uyarı: bu haberde bazı okuyucularımızın rahatsız edebilecek unsurlar bulunmaktadır.

Merkezden uzaklaştığımızda, benzer görüntüler karşılıyor bizi. Bir köyün ardından diğeri, aynı yıkıcı yaraları taşıyor.

Ördekdede adlı küçük bir köyde duruyoruz ve hayatını kaybedenlerin yaşayanlardan daha fazla olduğu bir toplulukla karşılaşıyoruz.

Bu, depremin vurduğu bölgede, haritalarda küçük bir nokta olarak görülen birçok yerde görülen acı bir gerçeklik.

Bu uzak yerde, bulmayı beklediğimiz en son şey, bir ateşin etrafında toplanıp, çay içen iki Londralıydı.

Mehmet ve Fatma Meter, Londra’nın kuzeyindeki Finsbury Park semtinde yaşıyor. Fatma, şalıyla göz yaşlarını silerken “Bu deprem her şeyi yıktı” diyor. Mehmet “Ağabeyimin cenazesi için depremden önce Türkiye’ye geldik ama şimdi ailemizin yedi üyesini toprağa vermek zorunda kaldık” diye konuşuyor.

Bütün o değerli yaşamların nerede kaybedildiğini göstermek için bizi bir yürüyüşe çıkartıyorlar.

İstanbul çöl tozlarına teslim! İstanbul çöl tozlarına teslim!

Şimdi kırık tuğlalar, bükülmüş metal parçaları ve tozlu enkazın karışımı olan, yıkılmış köyde yola çıkıyoruz.

Fatma Meter yolu gösteriyor ve durup, ilk üç akrabasının hayatını kaybettiği enkazın köşesine işaret ediyor:

“Onları kurtarmaya çalıştık. Oradan ses geliyordu, biz de yardıma koştuk. Ali enkazın altından ‘Kurtarın beni, kurtarın beni’ diye bağırıyordu.

“Ali’yi kurtardık ama Şemse, Kemal ve Ayşe’den ses yoktu, hiçbir şey yoktu.”

Kemal ve Ayşe karı-kocaydı, kızları Ayşe ise daha 16 yaşındaydı.

20 yaşındaki oğulları Alican, evden tek sağ kurtulan oldu ve kırık bir bacakla hastanede yatıyor.

Fatma Meter “Daha bir gün önce birlikte akşam yemeği yemiştik. Bir gün sonra bu insanların hepsi öldü. Buna nasıl inanabilirim?” diyor.

Fatma Meter, cansız bedenlerin enkazdan çıkartılıp, gömülmeleri için götürülmesine nasıl yardım ettiğini anlatırken, başını sallıyor. Buradan birinin sağ çıkmış olmasına inanmak zor. Ama 87 yaşındaki Abdi Meter enkazdan çıkmayı başardı.

Gaziantep

KAYNAK,GETTY IMAGES

Enkazlardan biri Mehmet Meter’in babasının evine ait.

“Sandalyesi bir duvara doğru düştü ve kurtulabileceği bir yol oluşturdu. Kurtulduğuna inanamıyorum" diyor.

Mehmet Meter yolun birkaç adım ilerisinde duruyor ve onu rahatsız eden bir görüntüyü anlatmaya başlıyor: Yeğeni Umut Efe’nin cansız bedeninin görüntüsünü...

“Bir koltuk yukarı, gökyüzüne doğru itmişti. Sonra gözlerimin içine bakan yüzünü gördüm. İki gün önce can vermişti ve rengi değişmişti. Neredeyse beş yaşındaydı" diyor.

Bu görüntü ona hala acı veriyor ve yüzünü dönüp ağlamaya başlamadan önce ellerini yüzünün önünde sallıyor.

Bu yıkımda bir teselli bulunabilirse, o da depremin kış aylarında yaşanmış olması. Çünkü kışın burada daha az insan yaşıyor.

Yaz aylarında durum farklı. Fransa, Almanya ve İngiltere’deki Türk diasporası yaz aylarında memleketlerine dönüp, yakınlarıyla buluşuyor ve çocukluk anılarının nostaljisini yaşıyor.

siho yükselir

Londra'dan gelen kamyon şoförü Siho Yukselir, ailesine ait evin enkazının önünde.

Yolun az ilerisinde, Siho Yükselir ile karşılaşıyoruz. 30 yıldır Londra’nın Golders Green semtinde yaşayan bir kamyon şoförü.

Ailesinin evinin yıkıntısına bakarken, son birkaç günde buluştuğumuz birçok kişide gördüğümüz inanamama ve öfke halini yansıtıyor:

“Çok çok şoke oldum. Sürekli ağlıyorum. Ben bu köyde doğdum.

“Her şeyi kaybettim. Sigorta yok, hiçbir şey yok ve hükümet yardımcı olmuyor. Yine tek başımıza yapmak zorundayız."

Şimdilik, acının ve tükenmişliğin ortasında, bu yaralı topluluğun yeniden inşası, çok büyük, belki de imkansız bir iş gibi geliyor.

Ördekdede’den ayrılmadan önce, Fatma ve Mehmet Meter'e İngiltere’ye ne zaman döneceklerini soruyorum.

Fatma Meter duraksıyor.

“Nasıl dönebilirim? Bilmiyorum. Londra’ya nasıl dönebilirim ki?” diyor.

Türkiye böyle bir durumdayken, memleketini terk edemiyor.

Katkıda bulunanlar Naomi Scherbel-Ball ve Doğu Eroğlu.

Editör: Haber Merkezi
Editör Hakkında
Yorumlar