banner5

banner4

banner18

Naci Görür acil önlem çağrısı yaptı: 'Türkiye siyasi bağımsızlığını da kaybeder'

Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nde, depremlere karşı önlemlere dikkat çekti. Görür, "İnsanların can güvenliğini sağlamayan bir devlet, devlet olur mu?" dedi.

GÜNDEM 18.03.2023, 19:36
Naci Görür acil önlem çağrısı yaptı: 'Türkiye siyasi bağımsızlığını da kaybeder'

DUVAR - İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen ve dördüncü gününde “Doğaya Davet” oturumuyla İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi devam ediyor.

Bugünkü oturumda yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Türkiye’de kentlerin deprem dirençli hale getirilmesi gerektiğine vurgu yaparak altı temel konu üzerinden anlatım yaptı.

Görür, “Lütfen, Allah aşkına bu seçimden başlamak kaydıyla hangi partiye, hangi inanca, düşünceye sahip olursanız olun herhangi bir parti sizin de sevdiğiniz olsa bile deprem konusunda insanlarımızın can güvenliği konusunda ciddi planı, iradesi olmuyorsa sakın ona vermeyin” çağrısında bulundu.

Prof. Dr. Görür’ün konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

DEPREM FALAN YERDE OLACAK DEDİĞİMİZ ZAMAN RAHAT MI EDECEĞİZ: Bir yer bilimci olarak bir karar aldım. Artık gerek duymadıkça özel sorular sorulmadıkça deprem, fay, deprem nerede olacak, nasıl olacak, hangi fay kırıldı, hangi fay kırılacak konusunda konuşmuyorum. Elbette ki önemli, ama ben diyorum ki onlar akademik dünyanın işi, bırakın akademik dünya onu tartışsın. Bugüne kadar onları tartıştık, geldiğimiz nokta şu; işte bu son deprem. Görünürde 50 bin, muhtemelen çok daha fazla insanımızı bir gecede, bir dakikada toprağa gömdük. İşte depremin sonucu bu. Bu deprem biliniyordu. Bize Marmara Depremi’ni sorduktan sonra basın mensupları ‘Hocam bundan sonra Türkiye’de nerede deprem bekliyorsunuz’ diye, parmağımızı şöyle yumar, Maraş… Sayardık. Bu parmak bitti artık, Maraş oldu.

1999’dan sonra Maraş depremi geliyor diye çok arkadaşımız, yer bilimciler bunları söylediler. Ben de dahil olmak üzere. Ben hatta 3 Şubat’a kadar söyledim. 6 Şubat’ta Maraş depremi oldu. Çok yazdık, çok çizdik. Sonuçta bu sahneyi görünce anladık ki biz hiçbir yerden duyurmuyoruz. Sesimizi duyan yok. Göçük altından bağırıyoruz ya ‘sesimizi duyan var mı’ diye. Bizlerin sesini duyan maalesef yok. Eğer olaydı bugünkü sahne olmazdı. Bugünkü sahne, aklı başında bir ülkede olsaydı ciddi bir demokratik, aydın bir ülkede olsaydı bugün çok şey değişirdi. Hiçbir şey eskisi gibi olmazdı. Ama bakın değişen hiçbir şey yok. Yavaş yavaş da onu unutacağız, hele birkaç ay daha geçsin.

İzmir’i nasıl deprem dirençli yaparız onu anlatacağım. Çok genel altı başlık oluşturdum. Bu bütün kentler için geçerli. Türk milleti olarak İzmirliler olarak deprem nerede, nasıl olacak diye sormayın. Çünkü bize yakışmıyor. Deprem falan yerde olacak dediğimiz zaman rahat mı edeceğiz. 40 sene sonra olacak dediğimizde oh be bu işi yırttık mı diyeceğiz. O zaman ölecek insanlar bizim çocuklarımız, torunlarımız, bizden gelen nesillerimiz olmayacak mı? O zaman neyin peşindeyiz. O fay kırıldı mı, Mersin’de de deprem oldu, buraya da deprem mi geliyor diye… Ben korkuyu anlıyorum, ben de korkuyorum. İnsani bir duygudur ama ülke olarak millet olarak bizi yönetecek insanlar olarak gerçekten yakışmıyor.

13 MİLYON SENEDEN BERİ BU BÖLGEDE DEPREMLER OLAGELİYOR: Deprem bir gerçektir. Bu ülkenin en önemli sorunudur. Bu siyasiler tartışıyor ya hani hukuk, adalet diyor, işsizlik, yolsuzluk diyor. Ne sayıyorsanız sayın en başa depremi koymak zorundasınız. Öyle bir gerçek ki yok edemezsiniz. 13 milyon seneden beri bu bölgede depremler olageliyor. Ve daha milyonlarca sene devam edecek. Millet olarak bizim duyacağımız bu. Türkiye’nin herhangi bir zamanında herhangi bir yerinde deprem olabilir, binlerce insanı toprağa verebiliriz. Bunu da duyuyorsunuz. Artık başka sorulara gerek yok. Bırakın onu yer bilimciler, bilim dünyası kendi arasında tartışsın.

DEPREM DİRENÇLİ YERLEŞİM ALANLARI OLUŞTURDUĞUMUZ TAKDİRDE DEPREM KORKUSUNU DA ATARIZ: Bana göre işin en önemli noktası… Mademki bu ülkede depremler olagelecektir, mademki depremleri engelleyemiyoruz, o halde depremlerde yıkılmamak için millet olarak deprem dirençli kentler oluşturmak zorundayız. Deprem dirençli yerleşim alanları oluşturduğumuz takdirde deprem korkusunu da atarız. Herhangi bir deprem olduğu zaman bir gece 50, 60 bin kişiyi de toprağa vermeyiz. O halde mümkün mü deprem dirençli yerleşim alanları, evet mümkün. Dünyada örnekleri çok. Kaliforniya, Meksika, Şili, Japonya, İtalya… Daha da sayabilirsiniz. Onlar nasıl başarmış biliyor musunuz? Çünkü o ülkeler genellikle bilime inanan, bilimin ışığı altında yol alan bilgi toplumuna dönüşmüş çağdaş ülkeler ve insanlar. O zaman biz millet olarak bu izde yürümek mecburiyetindeyiz. Yapmak için de her şeyimiz var.

YÖNETİCİLER BELLİ BİR KURSA, EĞİTİME TABİ TUTULSUNLAR: Birincisi yönetim sistemi ve yönetici özelliği. İzmir’in yönetim sistemi belli. Belediye başkanı var vali var. Vali atanıyor, başkan seçiliyor. Burası da bir deprem kenti. O halde deprem kentine herhangi bir yönetici geldiği zaman normal bir kentin yöneticisi gibi olamaz, olmamalı. Deprem nedir bilmeli. Yönettiği kenti, tehlikesi, hangi faylar ve sistemle tehdit ediliyor onu bilmeli. Tehlike analizi nedir onu bilmeli. Deprem olmadan önce zarar nasıl azaltılır onu bilmeli. Bu doğrultuda kentin çeşitli dairelerinde depremle ilgili kuruluşları harekete geçirebilecek bilgisi, yeteneği olmalı, onları koordine ve organize edebilmeli. İzmir’i kente hazırlama noktasında kime, ne görev vereceklerini bilmeli. O görevi yapıp yapamadıklarını takip edebilmeli. Sonuç olarak da kentin deprem konusunda orkestra yönetir gibi yönetebilecek bilgi, beceri ve birikime sahip olmalı. Yöneticiler belli bir kursa, eğitime tabi tutulsunlar. Ondan sonra yönetim oluşsun. Bu kentin birinci parametresiydi.

KENDİMİZİ DEĞİŞTİRMEK İÇİN, İDRAK ETMEK İÇİN BU YETMİYOR MU: İkinci bileşen halk. Burada sizlere de serzenişte bulunacağım. O sizlerin içine kendimi de koyuyorum. Bir kentin halkı eğer deprem bilinçli, bilgili, birikimli ve kültürlü değilse siz o kenti asla depreme hazırlayamazsınız. Çünkü deprem kültürü olmayan halk, depremde yara alabilecek her işi gizli gizli yer altında yapar, sağından solundan dolaşır yine yapar. Ev yaptığı zaman kaçak yapar, dört kata ruhsat alır, beşinci katı da kaçak atar. Hiçbir zaman da denileni ciddiye almaz. Eğitime kulak asmaz. Ailesine herhangi bir deprem planlaması yazmaz. Dilim varmıyor söylemeye ama bazen yasalara ve etiğe uygun olmayan işleri de rant uğruna yapar ve o kenti siz istediğiniz kadar yönetim deprem dirençli yapmaya çalışın, o deprem direncinin gerektiği kurallara uymayan halkla o kenti bir yere götüremezsiniz. Biz böyle miyiz evet, İzmirliler farklı mı, hayır. Bu işe son verelim. Bunun için neden mi arıyorsunuz, basit, 60 bin insanımızın bir gece gömülmüş olması bu yetmiyor. Kendimizi değiştirmek için, idrak etmek için bu yetmiyor mu? Daha kaç bin kişinin ölmesi gerekiyor? Bu halkla biz depremle baş edemeyiz.

BÜTÜN ALTYAPI ANALİZLERİNİ YAPTIK: Üçüncü bileşene geldik. Altyapı… Siz bir kenti deprem dirençli yapacaksanız bu altyapıyı deprem dirençli yapmak zorundasınız. Örnek oldu bugünkü deprem bölgesi, altyapı diye bir şey yok. Bütün altyapı tahrip oldu. Kanalizasyon sistemi su şebekesine karıştı. Bugün su içemiyorlar. Hastalık da kasıp kavuracak. Bu kehanet değil. O bölgede salgın hastalıklar ya başlamıştır ya da daha başlayacaktır. O zaman yapılacak iş deprem gelmeden önce bu depremde hasar alacak altyapıyı yenilemek, eksiği varsa tamamlamak, çürük bir tarafı varsa değiştirmek. Biz İstanbul’da bunu yapıyoruz. Bütün altyapıyı analizlerini yaptık. Belli bir bütçe de var ama yeterli değil, onları değiştirmeye çalışıyoruz. Havalimanı, yol nereye yapılacak? Olmaması gerekeni en iyi gösteren bu bizim deprem bölgesi. Bakın havaalanı yapılmış, oraya yapılmamalı. Yol yapılmış, yol kalmadı. Hiçbir şey. Diyeceksiniz ki büyük bir depremdi o kadar olur. Olur ama o kadar olmaz. Dünyaya bizim deprem bölgesindeki hasar örnek olarak gösterilmelidir. Bir ülkede deprem dirençli kentleşmenin olmamasının en güzel örneğini veriyoruz. Bunu ben de söylemiyorum. 99’dan beri Maraş’a deprem gelecek diye elimizle gösterdiğimiz bir yerde yerel yönetimler, merkezi yönetim de dahil hiçbir şey yapmamış. Anlamadıklarını bugünkü tablo gösteriyor.

ZANNEDİYORUZ Kİ BİR KENTİ DEPREM DİRENÇLİ YAPMAK SADECE YAPI STOKUNU GÜÇLENDİRMEK VE YENİLEMEKLE OLUR: Dördüncü bileşen yapı stoku. Bu yapı stokunu çok iyi biliyoruz. Zannediyoruz ki bir kenti deprem dirençli yapmak sadece yapı stokunu güçlendirmek ve yenilemekle olur. Neden öyle biliyoruz biliyor musunuz, çünkü rant onun içerisinde. Onu biz müteahhitlik projesi gibi görüyoruz. Kentsel dönüşümü de biz müteahhitlik projesi gibi algıladık. Kentsel dönüşümün motor gücü olarak da müteahhitleri ortaya koyduk. Doğal olarak nasıl oldu? Ben de müteahhit olsam aynı şeyi yaparım, nerede fazla para var, kar getiriyorsa kentsel dönüşümü oradan başlattık. İstanbul’da örnek Bağdat Caddesi. Her taraf binalar oldu. Zeytinburnu en büyük darbeyi yiyecek sözgelimi, git ki orada kentsel dönüşümü göresin.

İNSANLARIMIZIN CAN GÜVENLİĞİ YOKKEN BİLE NE YÖNETİM NE HALK OLARAK ALDIRIŞ EDİYORUZ: Bu bileşen önemli. İnsanların en fazla ölümüne neden olan bileşen yapı stoku. O zaman yapı stokunu yenilemek, güçlendirmek gerekirse tahliye etmek gerekir. Bu depremlerde önceydi benim bas bas bağırdığıma herkes şahittir, şimdi de hatırlayacaksınız hükümet çıktı dedi ki ‘Biz 600 bin konut yapacağız ve ucuz kredi ile halka satacağız.’ Halkımız da kuyruğa girdi. Kimse başını sokacak evi olmasın diye kim söyler. Hepimiz seviniriz. Ama ben dedim ki ‘bu yapılan şey yanlış. İstanbul’da 90 bin bina çökme noktasında zayıflığı varken İstanbul’da yüzbinlerce insanın can güvenliği yokken hükümetin yeni konut yapıp satması doğru değildir. Önce İstanbul’da ölümü bekleyen insanların binalarını halledin de ondan sonra yapıp satın’ diye. Ama kim duydu ki. Duysa ne olur duymasa ne olur. İnsanlarımızın can güvenliği yokken bile ne yönetim ne halk olarak aldırış ediyor.

ÖYLE BİR DEVLETE GEREK VAR MI: Birçok seçim geçti. Meydanlar tıklım tıklım doldu. Ateşli nutuklar verildi. İnanılmaz alkışlar oldu. Her şey istenildi. Hiçbir kimse bir tek pankart bile kaldırmadı Allah rızası için ‘Depremde ölmek istemiyoruz, deprem bizim kaderimiz değildir’ demedi. Bir gece 60 bin insanımızı toprağa veren bir millet olarak ya nasıl bu konuya bu kadar uzak durabiliyoruz? Sahi nasıl bu kadar uzak durabiliyoruz? Bundan daha önemli ne var? Devletin en önemli konusu bu değil mi Allah aşkına? İnsanların can güvenliğini sağlamayan bir devlet, devlet olur mu? Öyle bir devlete de gerek var mı? Bu devletin de bu toprakları biziz, millet, bizleriz. Güç de bizim elimizde. Çünkü biz el kaldırdığımız, oy kullandığımız zaman biri iktidara geliyor, indirdiğimiz zaman sandığa gömülüyor.

İNSANLARIMIZIN CAN GÜVENLİĞİ KONUSUNDA CİDDİ PLANI, İRADESİ OLMUYORSA SAKIN ONA VERMEYİN: Deprem, partiler üstü bir konudur. Siz herhangi bir partiye gönül verebilirsiniz. Saygı duyarım, başımızın üstünde yeri var. Ama bir bilim adamı olarak söylüyorum, asla da bir siyasi tarafım olmadı. Ve size diyorum ki lütfen, Allah aşkına bu seçimden başlamak kaydıyla hangi partiye, hangi inanca, düşünceye sahip olursanız olun herhangi bir parti sizin de sevdiğiniz olsa bile deprem konusunda insanlarımızın can güvenliği konusunda ciddi planı, iradesi olmuyorsa sakın ona vermeyin. Ancak bunu yapabiliriz.

BU MOLOZLARI 30 TONLUK KAMYONLARLA SİZ SENELERCE TAŞISANIZ ONLARI BİTİREMEZSİNİZ: Beş, çevre ve ekosistem. Deprem en büyük çevre felaketi. Biliyorsunuz 100 milyon tonun üzerinde enkaz ve moloz var. 100 milyon ton enkaz ne demek biliyor musunuz? Yani siz 30 tonluk kamyonlarla siz senelerce taşısanız onları bitiremezsiniz. Şimdi bunlar geliyor aceleyle bir an önce kaldırılıyor. Deprem molozu aydın, çağdaş ülkelerde öyle rastgele kaldırılmaz. Onun ulusal ve uluslararası yönetmeliklere göre bu molozu bertaraf etmek zorundasınız. İnşaat malzemesi var, kimyasal var, evsel atık var… Siz bunları götürüp bir yere gömerseniz bugün yapıldığı gibi tekrar dünyaya örnek oluyoruz, yapılmaması gerekenler… Bu molozlar eğer önlem almadıysanız önce biyokimyasal reaksiyonlar başlıyor. Ondan sonra fizikokimyasal reaksiyonlar başlıyor. O molozların içinde ne kadar ağır metal ne kadar toksik madde varsa konsantrasyonu artıyor. Üsten de yağmur yağınca bunlar yayılıyor toprağa. Toprağı kirletiyor. Topraktan yer altı suyunu kirletiyor. Göle, denize gidiyor. Balıkçı balık tutuyor, sofranıza geliyor. Siz o toksik maddeyi afiyetle yiyorsunuz… Bu şaka değil.

TAHMİN EDİYORUM 10 SENEDEN ÖNCE MARAŞ, GAZİANTEP ESKİ DURUMUNA GELEMEZ: Son parametre, ekonomi. Maraş ve Gaziantep, o bölgenin ekonomik bakımında kentleriydi. Bugün orada ekonominin çarkları durdu. Şu anda ekip kalmadı. Ekipmanın çoğu çalışmıyor. Aynı zamanda üretimleri durdu. Bir şey üretemiyorlar. Stokları telef oldu. Pazarı kaybettiler. Dünya mal ister, seni fazla beklemez. Tahmin ediyorum 10 seneden önce Maraş, Gaziantep eski durumuna gelemez. 10 sene oh be gelebilirsiniz derseniz dünyayı kaybedersiniz. Hafızasından siler. O bölge çökerse halk mutsuz olur.

TÜRKİYE EKONOMİK OLARAK BAĞIMSIZLIĞINI KAYBETTİĞİ GİBİ İDDİA EDİYORUM SİYASİ BAĞIMSIZLIĞINI DA KAYBEDER: İstanbul’da eğer Marmara depremi olur ve haliyle girersek ekonomi çöker. Marmara bölgesinin ekonomisinin çökmesi ne demektir? Türkiye üretiminin yüzde 60’ını oluşturan bir bölge. O bölgede ekonominin çarkları durur da dizüstü çökerse Türkiye genelinde çöker. Türkiye ekonomik olarak bağımsızlığını kaybettiği gibi iddia ediyorum siyasi bağımsızlığını da kaybeder. Ona cevabını sayın Cumhurbaşkanımızın şu cümlesiyle söylüyorum, ‘bana söylediler, IMF bizden 5 milyar dolar ödünç istiyor, ben de dedim ki verin, bugün borç alan yarın talimat alır.’ O zaman bu cümle her şeyi ifade ediyor değil mi?

Kaynak: www.gazeteduvar.com.tr

Yorumlar (0)
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 25 60
2. Fenerbahçe 24 54
3. Beşiktaş 25 49
4. A.Demirspor 25 45
5. Trabzonspor 25 44
6. Başakşehir 24 41
7. Kayserispor 25 38
8. Konyaspor 25 34
9. Karagümrük 24 31
10. Antalyaspor 25 28
11. Alanyaspor 25 28
12. Sivasspor 25 27
13. Kasımpaşa 25 26
14. Gaziantep FK 25 25
15. Ankaragücü 24 25
16. İstanbulspor 24 24
17. Giresunspor 24 23
18. Hatayspor 24 23
19. Ümraniye 25 22
Takımlar O P
1. Samsunspor 28 60
2. Eyüpspor 27 53
3. Pendikspor 27 50
4. Rizespor 26 49
5. Sakaryaspor 27 49
6. Keçiörengücü 28 47
7. Bodrumspor 27 42
8. Manisa FK 26 42
9. Göztepe 27 41
10. Boluspor 27 41
11. Bandırmaspor 26 40
12. Tuzlaspor 27 28
13. Erzurumspor 26 25
14. Altay 27 25
15. Adanaspor 28 25
16. Altınordu 27 23
17. Gençlerbirliği 27 21
18. Denizlispor 28 17
19. Yeni Malatyaspor 28 16
Takımlar O P
1. Arsenal 28 69
2. M.City 27 61
3. M. United 26 50
4. Tottenham 28 49
5. Newcastle 26 47
6. Liverpool 26 42
7. Brighton 25 42
8. Brentford 27 42
9. Fulham 27 39
10. Chelsea 27 38
11. Aston Villa 27 38
12. Crystal Palace 28 27
13. Wolves 28 27
14. Leeds United 27 26
15. Everton 28 26
16. Nottingham Forest 27 26
17. Leicester City 27 25
18. West Ham United 26 24
19. Bournemouth 27 24
20. Southampton 28 23
Takımlar O P
1. Barcelona 26 68
2. Real Madrid 26 56
3. Atletico Madrid 26 51
4. Real Sociedad 26 48
5. Real Betis 26 45
6. Villarreal 26 41
7. Athletic Bilbao 26 36
8. Rayo Vallecano 26 36
9. Osasuna 26 34
10. Celta Vigo 26 34
11. Mallorca 26 32
12. Girona 26 31
13. Getafe 26 29
14. Sevilla 26 28
15. Cadiz 26 28
16. Real Valladolid 26 28
17. Espanyol 26 27
18. Valencia 26 26
19. Almeria 26 26
20. Elche 26 13