Sevgili Okurlar....

Sayın Cumhurbaşkanımızın “faiz sebeptir enflasyon sonuç “şeklinde ekonomi literatürüne kazandırdığı yeni yaklaşımının ardından döviz kurlarının birkaç gün içinde %30 civarına varan yükselmesi kaçınılmaz olmuştu.

TCMB’nin eksi 37 Milyar dolar rezervi olması ve dalgalı kur rejimi nedeni ile piyasaya müdahale edilmediği görüşü döviz kurlarındaki anormal yükseliş dahilinde bu güne kadar savunulan bu görüşün aksine piyasaya müdahale ile sonuçlandı.

Bu müdahale sonucu dövizde %8 civarında bir düşüş olurken mikrofonu eline alan Sayın Cumhurbaşkanımız veciz konuşmaları ile duruma müdahale ederek %8 civarında düşmüş olan kurları birkaç saate varmadan %6 oranında artırmayı başardı.

“Faiz bugün yükselir yarın düşer. Kur bugün yükselir yarın düşer. “ şeklindeki ekonomi  tezi “ Onların doları varsa bizim de Allahımız var” şeklindeki beyanından hareketle “Saldım çayıra mevlam kayıra “ adı ile ekonomi literatürüne girdi.

Türk ekonomistler saç baş yoldurduğu için kel bırakan, dünya ekonomistlerini ise gülmekten koltuklarında düşüren bu görüş, TCMB’nin piyasalara müdahalesini etkisini neredeyse sıfıra indirerek biraz daha fakirleşmemize neden oldu.

Düşünün, Hazine ve Maliye Bakanı görevinden affını dilemesi üzerine yapılan bakan değişikliğine normalde piyasaların tepki vermesi gerekirken, biz de vaka-i adiye sayılarak üzerinde bile durulmadı kur normal seyrine devam etti.

Aslında burada gözden kaçırılmaması gereken husus eksi rezerve sahip TCMB’nin piyasaya nasıl müdahale ettiğidir.

Doğru ya; TCMB para yoksa neyi kullandı?

Hatırlatalım.

Düne kadar Fetö’nün finansörü ve destekçisi olmakla suçladığı Birleşik Arap Emirlikleri Veliaht Prensi Nahyan ile görüşen Sayın Cumhurbaşkanımız,  geçmişte söylediklerini tamamen yutarak ve neden Fetö suçlamasından vazgeçtiğini kamuoyuna açıklamadan BAE Prensi Nahyan ile bir dizi anlaşmalar imzaladı.

İşte TCMB’nin müdahalede kullandığı döviz, bu anlaşmalar ile sağladığı döviz olsa gerek.

Ancak soru şu; daha anlaşmaların imzalarının mürekkebi korumadan BAE Türkiye’ye para mı gönderdi? Yoksa TCMB imzalanan anlaşmalardan para geleceğini garanti görerek elinde bankaların zorunlu karşılıklar nedeni ile tuttuğu ve kendisine ait olmayan dövizleri mi kullandı?

BAE sözleşmelerin imzalanması üzerine Türkiye’ye para gönderdi ise sorun yok ama eğer gelecek paraya bel bağlayıp kendisine ait olmayan döviz ile piyasaya müdahale etmiş ise durumumuz vahim.

Bu yöntemi ticaret içinde bulunan  ticari şirket ve ticaret erbabının kullanmasını aslında makul görebiliriz ama devlet yönetim biçimi ve ahlakı bunu asla kabul etmez, edemez. Devlet böyle yönetilemez.

Zira işlerin biraz ters gitmesi ve  Ülkemize gelecekte gelmesi gereken dövizin bir şekilde  gelmemesi halinde TCMB’ye zorunlu karşılık nedeni ile para yatıran bankaların alacaklı olmalarından dolayı TCMB’nin kapısına dayandıklarını düşünebiliyor musunuz?

Ya da ne bileyim Botaş gibi her yıl yurtdışına doğalgaz için milyonlarca dolar ödeme yapan kurumun TCMB’de tuttuğu doların yerinde olmaması nedeni ile ödeme yapamamasını…

Hemen belirteyim; devlet yönetimi ve ahlakı içerisinde böyle bir şey yaşanmasını düşünmek elbette olası değildir. Ama Sayın Cumhurbaşkanımızın yarın bir gün “Ey BAE” diye ortaya çıkmayacağından emin olabiliyor musunuz? Ya da bu anlaşmalardan hoşnut  olmayan hani şu çok meşhur dış mihrakların devreye girip ortalığı karıştırmaya çalışmayacaklarından…?

Bir son soru sorup bitirelim.

Dün Fetö nedeniyle ilişkilerimizin yok seviyesinde olduğu BAE’ye ne verdik ki BAE de bize para gönderdi? Ya da gönderecek?

Sonuçta babasının oğlu değiliz değil mi?