Sevgili Okurlar
Bu gün iki konu var yazılacak. Gerçi çoğu kişi 7 yaşında çocuğa anlatır gibi anlattılar
ama ben izninizle iki konuyu başka bir bakışla değerlendirmeye çalışacağım.
Mahir ile başlayalım.
Biliyorsunuz maaş verdiğimiz muhterem; Fransız devrimi ile Çin devriminin çok şey
yaptığını ama dillerinin lügatine dokunmadığını belirterek, “ Maalesef bir kültür
devrimi olarak cumhuriyet, bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, hasılı bütün
düşünmemizi yok etmiştir.” dedi ve ekledi.
“Bugün konuştuğumuz Türkçe’nin düşünce üretebilmesi mümkün değildir.
Bugün konuştuğumuz Türkçe ile bir düşünce üretemeyiz sadece ihtiyaçlarımızı
karşılayabiliriz, konuşma ihtiyacımızı karşılayabiliriz.”
Sonrasında gelen tepkiler üzerine , söylediklerini “ Cumhuriyet’e dönük değil kültür
devrimi olarak yapılanlara dair bir tespittir. Buradan düşmanlık çıkaramazsınız.“
diyerek kıvırmaya çalıştı.
Kendi adıma söyleyeyim ben buradan düşmanlık çıkarmıyorum. Benim
çıkardığım, bilgisizlik ve buna rağmen bu konuda ahkam kesebilme cüreti.
Başlayalım.
Türkçe, Ural-Altay Dilleri kökeninden gelen ve bilinen en eski dillerden olup, tarihte belli
dönemlerde de olsa coğrafi olarak Asya’nın en doğusundan, neredeyse Avrupa’da
Fransa içlerine kadar konuşulmuş ve bölge olarak en büyük alana yayılmış bir dildir.
Türkçe Matematiksel bir dildir: Türkçe yapısı bakımından sondan eklemeli ve sözcük
türetmeli bir dildir. Temel özelliği kök sözcük bir veya birden fazla heceye sahip
sözcüklere çeşitli ekler getirilerek yeni sözcükler türetilmesidir. Böylece türkçe ezber
olmaktan çıkar; bir mantık harikasına dönüşür. Kolaylıkla kavranır.
Başka bir dilden Türkçeye çeviri yapan herkes sözlüğü açtığında, aralarında minik
anlam farkları olan bir çok sözcüğün Türkçe karşılığında çoğu zaman aynı sözcüğü
okur. Bu, ilk bakışta bir eksiklik gibi görünebilir, Oysa öyle değildir. Çünkü yukarıda
adı geçen diller, sözcüklerin statik olan anlamlarını öğrenmeye; Türkçe ise bu
anlamları bulup çıkarmaya, yani dinamik anlamlandırmaya dayalıdır. Türkçede
anlamları sözlükteki tanımlar değil, sözcüklerin tümce içindeki konumları belirler. Tam
bu yerde, Türkçenin, referans olmak üzere sadece gerektiği kadarı sözlüklere alınmış
olmasına rağmen sonsuz sayıda sözcük içerdiği bile öne sürülebilir.
Bu konuda yerli ve yabancı dil uzmanları tarafından Türkçe dilinin yapısı ile ilgili
çalışmalarda özet olarak söylenen bunlar.

Bir de dil uzmanlarının Türkçe hakkında özellikle söyledikleri var.
Türkçe dahil 7 dili uzman derecesinde bilen ünlü Alman dil Bilimci Max Müller;
“Türkçe’yi söyleyip yazmak için en ufak bir istek beslenmemiş olsa dahi, bir Türkçe
grameri okumak bile gerçek bir zevktir. Kiplerdeki hünerli tarz, bütün çekimlerde
egemen olan kurallara uygunluk, yapımlarda baştan başa görülen saydamlık, dilde
parıldayan insan zekasının harikalı kudretini duyanlar, hayrete düşmekten geri
kalmaz. Bu öyle bir gramerdir ki, bir billur içinde bal peteklerinin oluşunu nasıl
seyredebilirsek, onda da düşüncenin iç oluşlarını öyle seyredebiliriz. Türk dilinin
gramer kuralları o kadar düzenli, o kadar kusursuzdur ki, bu dili bilginlerinden
oluşmuş bir kurul, bir akademi tarafından bilinçle yapılmış bir dil sanmak olasıdır.”
Der.
Yine 35 dil bilen Belçikalı dilbilimci Johan Vandevalde ise şöyle demiştir:
“Farklı dil gruplarına ait bir çok dili incelediğim halde, şimdiye kadar hiçbir dilde
Türkçedeki karmaşık cümle yapılar kadar beni büyüleyen bir yapıya rastlamadığımı
söyleyebilirim. Satranç  gibi  kuralları  az  ve  istisnasız;  ama  imkânları  sınırsız.”
Fransız Türkolog Jean Dany:
“ Türk dili, seçkinler ve bilginler kurulunun danışma ve tartışmaları sonucu oluştuğu
kanısı uyandırıyor.” Görüşünü ileri sürmüştür.
PROF.DR. OKTAY SİNANOĞLU ise şunları söylüyor:
“ Türk dilinin yapısı matematik. Dünya üzerinde böyle bir dil daha yok. Türkçe,
matematik gibi bir dil. Bunu ben değil, Alman dilbilimciler söylüyor.  Sanki bir takım
matematikçiler oturmuşlar şöyle matematiksel yapısı olan kuralı düzgün bir dil icat
edelim diyerek Türkçeyi bulmuşlar Halbuki bu dil en az 10 bin senelik. Şimdi iddia
ediyorum ki, eğer Türkçe bilim yapar, yanımıza da bilgisayar teknolojisinin inanılmaz
imkanlarını alırsak, matematik gibi olan bu dille harikalar yaratırız.”
Son not : Türkçe üzerine yapılmış bunca bilimsel çalışma ve açıklamayı “Türkçe’nin
düşünce üretebilmesi mümkün değildir” diyebilen Mahir’den anlamasını
beklemiyoruz. Sadece biz bilelim diye yazdım.
Madem başlığa yazdık; Kadın diyelim ve bitirelim.
Yine malumunuz Sayın Cumhurbaşkanımızın “ kadının kariyeri çocuk yapmaktır”
sözü üzerine yapılan tartışmalara ben de katılmak istedim.
Öncelikle şunu söyleyeyim. Sayın Cumhurbaşkanımız bu sözü doktora yapan bir
kadına söyledi ki; hafazanallah.
Doktora yapan bir kadın üzerinden kadının kariyerini çocuk yapma olarak niteleyen
ve bunu bu şekilde sınırlayan kişiye destek veren kadın, teknik olarak değilse bile
madden ve manen doktorasını çöpe atmıştır.

Benimsemiyorsa derhal oradan uzaklaşmalıdır.
Oysa ki kadında ve onun kariyerinde olması gereken yüzyıl önce bizlere anlatıldı.
“Dünyada her şey kadının eseridir. Kadınlarımız eğer milletin gerçek anası olmak
istiyorlarsa, erkeklerimizden çok daha aydın ve faziletli olmaya çalışmalıdırlar.”
“Daha emin ve daha doğru olarak yürüyeceğimiz bir yol vardır: Büyük Türk kadınını
çalışmamıza ortak kılmaktır.”
“İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki,
bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü
ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça
öteki kısmı göklere yükselebilsin?”
“Kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim
basamaklarından geçeceklerdir. Kadınlar toplum yaşamında erkeklerle birlikte
yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır.”
Mustafa Kemal Atatürk.
Bu tartışmalardan sonra artık Türk kadını bir karar verecek.
Kendisini sadece çocuk doğurmakla sınırlayıp toprağa kendisine biçilen role bağlı mı
kılacak; yoksa kadın erkek beraber göklere yükselebilmek için kendisine olduğu
kadar erkeklere de faydalı olacak?
Daha kısa da olabilir ama karar için Haziran 2023’e kadar süre var.