Sevgili Okurlar
Erken seçim tartışmalarını bir yana bırakan ve seçim kanununda değişiklik yapılması
hakkındaki tasarı ile seçim ve sonuçları hakkındaki tartışmalar gündemin ana
maddesine oturdu.
Erken seçim tartışması bitti. Zira seçim kanunundaki değişiklik kanunlaşırsa
yapılacak ilk seçimin en az bir yıl sonra yapılması gerekiyor. Ya da daha zayıf bir
ihtimal ile bir yıldan erken bir tarihte seçim yapılacak ise seçim kanununda yapılması
planlanan değişikliklerin yürürlüğe girmiş olsa bile bu erken seçimde uygulanması
mümkün değil.
Neyse konumuza dönersek;
Önümüzdeki seçimin iki ayağı var.
Biri malım Cumhurbaşkanı ve diğer ise meclisin seçimi.
Bu seçimde ana hatları itibarı ile iki görüş sandıkta yarışacak. Bir tarafta
Cumhurbaşkanlığı Sistemi üzerinden ittifak yapan partiler ile diğer taraftan
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemine dönüş yapacağını söyleyen ve bunu bir
deklarasyon ile ilan eden partiler. Bunun dışında 16 Nisan referandumunu
sonuçlarına baktığımızda belli bir ittifak içinde olmayan diğer partilerin ve özellikle
HDP seçmeninin genel olarak referandumda hayır oyu verdiği de gözetildiğinde
tercihlerini genel olarak parlamenter sistemden yana kullanabileceklerini
söyleyebiliriz.
Bence seçime farklı bir bakış açısı da getirebilmek mümkün zira bu açıdan
bakıldığında bu seçimin biraz da 16 nisan referandumunun bir tekrarı olacağı veya
olması gerektiği yönünde.
Nasıl mı?
Sandığa giderken ilk düşünmemiz gereken, bundan sonra mevcut Cumhurbaşkanlığı
Sistemini destekleyen partilere mi yoksa Parlamenter sisteme döneceğini söyleyen
partilere mi oy vereceğimiz olmalıdır.
Yani bu seçimde Recep Tayyip Erdoğan’a ve AKP/MHP'ye verilecek oy mevcut
sistemin kabulü/devamına, diğer aday ya da adaylara ve partilere verilecek oy ise
parlamenter sisteme dönüşe verilecek oy niteliğinde olacaktır.
Bu nedenle bu erken seçimde Anayasa referandumu ile alınan şaibeli sonucun
değiştirilmesi imkanı doğabilecektir.
Eğer referandumda yakalanan ve %48,6 olan hayır bloğunun korunması ve yukarıya
çekilmesi için seçim propagandası yapılırsa olumlu sonuç almak mümkün olabilir.
Seçmenin bu şekilde motivasyonunun sağlanarak oylar herhangi bir partiyi destek
şeklinde değil, mevcut sistemden Parlamenter sisteme dönüş şeklinde kullanılırsa hiç
umulmadık sonuçlar ortaya çıkabilir diye düşünüyorum.

Özellikle Gelecek ve Deva Partisinin, AKP ve kısmen de olsa MHP’ seçmeninden
kotardığı oyları da eklersek seçimin ibresinin değiştiği şimdiden görülebilmektedir.
Zira AKP'nin bugüne kadar olan başarısını CHP ya da diğer partileri iyi muhalefet
yapamamasından değil; AKP seçmeni içinde yer alan Merkez sağ seçmenine
alternatif bir parti olmamasından kaynaklandığını düşünürsek referandumda ortada
olmayan ve şimdi merkez sağı temsil edebilecek nitelikteki İYİ partinin ve söylemleri
nedeniyle merkez sağa doğru evrilmeye çalışan Gelecek ve Deva Partisinin varlığı
hayır cephesinin oy oranını biraz daha yukarı çekebilir.
Seçmeni içerisinde kırılmalar yaşayabilecek olsa da %1 ve altı oy potansiyeline sahip
partiler ile %3 civarı oyu bulunan Saadet Partisinin de AKP-MHP ile birlikte hareket
etmeyeceği ilan edildiğine göre şu ana kadar doğru olarak yapıldığı üzere oyların
parlamenter sisteme geçiş yönünde kullanmasını sağlayacak söylemler çoğaltılabilir
ve geliştirilebilir ise referandum ile yapılan anayasa değişikliğinin getirdiği
düzenlemelerin değiştirilebilmesi ve parlamenter sisteme dönülerek bu sistemdeki
arızaların da giderilmesi konusunda meclise düzenleme yapma imkanı sağlanabilir.
Özellikle CHP’nin Güneydoğu Anadolu’ya yaptığı ziyaretin düşünülenden fazla ilgi
görmesi dahilinde; Cumhur İttifakı, bu durumun gelişmesini önlemek için seçim
kanununda değişiklik yaparak Güçlendirilmiş Parlamenter Siteme dönüleceğini
belirten 6’lı ittifak içindeki partilerin şu ana kadar sağladığı uyumu bozma yönünde
adımlar atmaya başladı.
Bu düzenleme ile Cumhur ittifakı, bir yandan özellikle oy kaybı yaşayan MHP’ye yer
açmaya çalışırken henüz %7 barajına ulaşamamış gibi görünen 6’lı ittifak içindeki
partilerin meclise girişini engellemeye, bu partilerin adaylarının CHP ve İYİ parti
listelerinden aday gösterilmesini sağlayarak bu adaylar üzerinden seçmenin kafasını
karıştırmaya ve hatta ana fikri Cumhurbaşkanlığı Sistemi/Güçlendirilmiş Parlamenter
Sistem arasındaki tercihe göre götürülen Millet İttifakı söylemlerini tercih dışına
çıkarmaya yönelik bir düşünce içinde olduğunu açıkça gösterdi.
Mevcut koşullar dahilinde zamanında yapılması düşünülen seçimlere daha 16 ay
olduğu – Recep Tayyip Erdoğan’nın 3. Dönemi nedeni ile tekrar Cumhurbaşkanı
adayı olamayacağı konusundaki tartışmaları bertaraf etmek için erken seçim kararı
alma ihtimalini düşünmezsek – gözetildiğinde siyaset mühendisliği içerisinde bu
hamlelere karşı Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme dönüş yönünde hareket eden bu
6 partinin politika geliştirmesi gerekiyor.
Öte yandan meclis seçimlerinin tek, cumhurbaşkanlığı seçiminin ise %50+1
sağlanamaz ise iki aşamalı olduğu gözetildiğinde hem Cumhur İttifakının hem de
Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçeceğini belirten ve/veya bu konuda görüş
bildiren diğer cephesinin handikap yaşaması mümkün olabilir.
Mesela mevcut başkanlık sisteminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan seçilir
ise ve fakat mecliste diğer partiler çoğunluk sağlarsa ya da tam tersi cumhurbaşkanı
Millet İttifakının adayı olur ve meclis çoğunluğu AKP-MHP'de olursa sistemin nasıl
işleyeceği belirsiz olacaktır. Bu durumda meclis ve cumhurbaşkanı ayrı ayrı
çıkardıkları yasalar nedeni ile sürekli karşı karşıya gelecek ve sistem tıkanacaktır.

Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalması halinde seçmenin 2.turda
cumhurbaşkanı için kullanacağı oyun rengi meclis aritmetiğine göre değişebilecektir.
Mecliste hangi cephe çoğunluk sağlar ise ( oy sayısı değil seçim sistem nedeni ile
oluşabilecek milletvekili dağılımı dahilinde ) 2.turda meclis çoğunluğu ile
cumhurbaşkanının aynı ittifaktan olması gerektiğini düşünen seçmenler nedeniyle o
cephenin adayının seçilmesi kuvvetle muhtemel olacaktır.
Özellikle Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerinde başkanlığını Millet İttifakının
adayına, meclis çoğunluğunu ise Cumhur İttifakına veren seçmen sistemin bu
şekilde işlemesinde zorluklar olduğunun farkına varmış durumda ve bu nedenle
seçimde farklı ittifakların adayına yönelimde azalmalar olacaktır.
Bu bakımdan Cumhurbaşkanlığı seçiminin 2. tura kalması halinde meclis seçimleri
görünenden çok daha fazla önemli hale gelecektir.
Aman dikkat. Muhalefetin ekonomik nedenler nedeni ile güçlendiği ve iktidarın ciddi
kan kaybı yaşadığı bu dönemin sürekli aynı yönde hareket edeceğini düşünerek
rehavete kapılmak seçmeni hafife almak demektir.