Sevgi bir yumaktır. Sardıkça büyür, çoğalır, kocaman olur. Bu yumağın üyeleri kimi zaman yavrularımız, kimi zaman eşlerimiz, kimi zaman sevgililerimiz, kimi zaman maneviyatımıza güç katan değerler, kimi zaman hayvanlar, kimi zaman bitkiler olabilir. Sonuçta yaradanın sunduğu güzellikler diyelim.

      Sevgi insanın bütün gelişim sürecinde doğumdan ölüme kadar olan bir gerekliliktir. Göz göze bakışmak, temas etmek, öpmek ve sarılmak, koklamak, okşamak, elinden tutmak, salıncakta sallamak, dua etmek, ıslanmak ve sırt sırta yaslanmak...

       Kapı açıldığında uzatılan bir karanfil, soğuk havada ‘minnoş girsin’ diye açılan balkon kapısı, beklemediğin anda alınan bir tektaş, aşkla sarılan Buket ile Bektaş, güneşe bakıp saksıdan selam veren orkide ve akşam yemeğinde kıymalı pide... Hepsi sevgiyle gelenlerdir.

       Hadi sizinle hep beraber diğer sevgiyle gelenleri karşılamaya gidelim. Mutluluk Tren istasyonunda, Gülen Gözler durağında karşılayalım onları. Bakın kimler var orda! Şükredenler, Kırmızı güller, horon çekenler, efeler, güvercinler, zeytin dalları, kara kovan balları, kısa zayıf uzun şişman hepsi orada, orada bakın sevgi kokuyor nefesler. Sevgiden musmutlu herkesler.

      İşleriniz kolay gelsin. Herkes sevgiyle seslensin.

      Gülücükler diliyorum!