Orman yangınları nedeni ile THK kurumu ve sahip olduğu yangın uçakları tartışma haline geldi.

THK’nın internet sayfasında şöyle kısa bir tanıtım var.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin havacılık sanayisini kurmak; askeri, sivil, sportif ve turistik havacılığın gelişmesini sağlama misyonu ile kurulan Türk Hava Kurumu (THK) 1925 yılından beri faaliyetlerini Türk havacılık sektörünün sürdürülebilirliği ve sürekli gelişimini odağına alarak gerçekleştirmektedir. Türkiye’nin “Havacılık Federasyonu” yetkisini taşıyan THK’nın doğal üyeleri arasında Cumhurbaşkanı, Kuvvet Komutanları ve Ankara Valisi bulunmaktadır. Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu THK’nın manevi koruyucularındandır.

Dakika bir, gol bir.

Bu açıklamadan, THK’ya yapılan her eleştirinin muhatabının Cumhurbaşkanı kuvvet komutanları ve Ankara valisi ile manevi koruyuculuğunu yapmayan Cumhurbaşkanı ve bakanların olduğu anlaşılıyor.

Neyse geçelim.

Yaşları kırkın üzerinde olanlar hatırlayacaktır. Okul zamanlarında resmi bayramlarda okullarda öğrencilere dağıtılan zarflara konulan bağışlar ve gönüllü öğrenciler ile yapılan rozet satışlarından THK gelir elde ederdi.

Fakat zaman içinde zarf ile bağış ve rozet satışı ile kurumun gelir toplama geleneği ortadan kaldırıldı.

Ancak en önemli gelir, kurban bayramında tek başına kurban derilerinin toplanması ile sağlanırdı.

Kurban derilerinde ise rant çok büyük olduğu için THK’nın tek başına kurban derileri toplaması hep tartışma konusu olmuş ve cemaatlerin doğrudan kurban toplanmasına engel olunması eleştirilerin odağına oturmuştu.

Nihayetinde iktidarın değişmesi ile kurban derisi toplama konusunda THK’nın tek başına yetkisi elinden alınıp bu derilerin cemaatlerin eline geçmesi için düzenlemeler yapıldı.

Bu cemaatlerden birinin 15 Temmuz’u yaratacak kadar palazlandırıldığı da hepimizin malumu.

Hal böyle olunca gelirleri azalan ve neredeyse hiç düzeyine gelen THK’da yavaş yavaş işlevsiz hale geldi.

Sadece bu mu?

Kurumun birçoğunu kaybetmesine rağmen halihazırdaki iştah açıcı gayrimenkulleri üstünden gelir sağlanabilecek AKP iktidarını heyecanlandırmakta olduğu için sonunda kuruma yangınlarda düğüne giden bir kayyum atandı.

Zaten kayyum kurumu geliştirmeye değil, tasfiyeye yönelik bir çalışma yürüttüğü başta uçakların onarımı olmak üzere kurumun hiçbir işi ile ilgilenmemesinden de anlaşılıyor. Kendisi de demedi mi “ben kurumun yöneticisi değil kayyumuyum” diye.

 Evet. Asıl amaç THK’yı tasfiye etmek.

Nitekim THK’nın gelir elde edebileceği yangın söndürme ihalesinden şartname oyunları ile bertaraf edildiği, elinde uçakları olan THK yerine elinde uçağı olmayan ve yangın sırasında başka yerlerden uçak isteyecek; üstüne üstlük THK’nın verdiği fiyatın 34 milyon TL. fazla teklif veren bir firmaya ihale yapıldığını da herkes biliyor.

Oysa ki;

2010 yılında Mavi Marmara krizi ardından THK İsrail’e yangın söndürme uçağı göndermişti.

2011 yılında Arnavutluk’ta çıkan orman yangınlarına Türkiye destek olmuştu.

2012 yılında Esed, Esat iken Suriye orman yangınına Türkiye yardım etmişti.

2013 yılında Türkiye, Libya'da çıkan orman yangınına müdahale edilmesi amacıyla uçak gönderilmişti.

2016 yılında Ukrayna için THK uçakları ile yardım teklif edilmişti. 2016 yılında THK, İsrail’de çıkan yangınlara müdahale etmişti.

2017 yılında yine Gürcistan’daki orman yangınlarına Türkiye bu uçakları göndermişti.

2018 yılında yangın söndürme uçağı ihalesinden önce Bakanı Bekir Pakdemirli, THK’nın uçaklarının eski olduğunu ileri sürerek, “Çalıştırabilenler varsa buyursunlar gelsinler, çalıştırsınlar” demişti. Bunun üzerine THK, yangın söndürme uçaklarının su boşalttığı başarılı bir gösteri yaparak uçakları yangında kullanılabilecekleri mesajı vermişti.

Daha sonra bu gösteriyi düzenleyen kurum müdürü görevden alınmış ve bir yıl sonrasında da THK’ya kayyum atanmıştı.

Şimdi sormak lazım 2018’de bu yana ne oldu da bu uçaklar birden uçamaz hale geldi?

 Sayın bakan yine bir açıklamasında THK sertifikalarına güvenmediğini belirtti, yine filmi doğru düzgün seyretmediği halde “Vizontele’de açıyorlar ya hani ‘motor yok’ diyorlar, öyle.” diye saçma bir açıklama yaptı.

Bakanlık yaptığı bakanlığa bakmayana sayın bakana sormak lazım. 2018’e kadar güvenilen sertifikalara şimdi niye güvenmiyorsun.? Hadi güvenmiyorsun niye yeniletmediniz?

Ayrıca izleyenler hatırlayacaktır: ‘Vizontele’ filminde Şafak Sezer ve Cezmi Baskın’ın canlandırdığı baba oğulun araçlarının kaputunu açtıklarında bulamadıkları motor değil, akü idi.

Yine Şafak Sezer’in aküyü göremeyince söylediği repliği de unutmak mümkün değil.

Bu replik ile sayın bakanın açıklamalarını üst üste koyunca, Şafak Sezer’in canlandırdığı karakterin gerçekte var olduğunu da görmüş olduk.

Neyse sadede gelirsek:

THK hakkındaki iddialar gerçekse bile bunun oluşmasındaki sorumluluk iktidarın;

Ayrıca iktidarın THK hakkında yaptığı her uygulama ve her açıklama, taktığı her kulp, bulduğu her bahane, Mustafa Kemal Atatürk ve O’nun mirası olarak kalan kurumları zayıflatmaya ve yok etmeye yönelik düşüncelerinin eyleme dönüşmüş halidir.

Bunun farkında olmadığımızı zannediyorlarsa yanılıyorlar.