Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Nacho Sánchez Amor, Avrupa Komisyonu’nun Türkiye raporu ile ilgili, “Raporun bir kısmı olumlu, insan hakları ve hukukun üstünlüğü ile ilgili olan kısmı ise olumsuz. Konuşmalarımızın önemli bir kısmı da bununla ilgili. Net bir şey söylemek gerekirse iyi haberler olduğu kadar insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi konularda dikkate değer bir iyileşme yok” dedi.

AP Türkiye Raportörü Nacho Sánchez Amor, Brüksel’de Kader Sevinç’e konuştu. Dünya Gazetesi’nin YouTube sayfasında yayınlanan habere göre, Amor şu değerlendirmeleri yaptı:

“Meclis komisyonunun eski günlerine dönmesi iyi bir gelişme. Pratik ve politik nedenlerle bir süre askıya alınmıştı. Nihayet görüşmelere kaldığımız yerden devam etmek için bir araya gelmeyi başardık. Bu, son zamanda Türkiye ile ilişkilerde ortaya çıkan, bizim de takdir ettiğimiz pozitif gündem ve havanın bir sonucu. Bildiğiniz üzere biz burada aşk mektupları okumuyoruz, gerçekleri sorguluyoruz.

“ASIL KONUŞULMASI GEREKEN KONU MÜZAKERELER, İNSAN HAKLARI VE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ ALANLARINDA İYİ OLMAYAN DURUM”

Öncelikle, raporun amacı içeriği ve yöntemi ile Türkiye’nin aday ülke olarak gelişimini gözden geçirmek. Bu da adaylık süreciyle ilgili dosyaların, fasılaların ve politikaların incelenmesini gerektiriyor. Rapor bazen ilişkilere daha genel ve geniş bir yaklaşım olarak görülebilir. Ancak raporun ana konusu adaylık süreci. Elbette insan hakları, ya da hukukun üstünlüğü gibi çok başka konu da var. Ancak asıl konuşulması gereken ancak bir türlü açılamayan konu, adaylık konusundaki müzakereler, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi alanlarda iyi olmayan durum. Konsey bu yüzden uzun süre önce adaylık konusunu dondurmaya karar verdi.

“YETKİLİLER İNSAN HAKLARI VE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ KONULARINDA GERÇEK BİR SİYASİ İRADE GÖSTERMELİ”

Türk yetkililerin insan hakları ve hukukun üstünlüğü konularında gerçek bir siyasi irade göstermesi bekleniyor. Tabii ki, 2016’da yaşanan darbe girişimi ve diğer gelişmeler insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi alanlarda daha iyi politikalar geliştirilmesi adına zor bir ortam yarattı. Ancak bunun üzerinden çok zaman geçti. Çok daha önce normale dönmenin şartları oluşmuştu. Türkiye ile ilgili parlamenter meslektaşlarıma da söylediğim gibi, kendileri özgürlük, bir demokrasi ortamının tadını çıkararak yaşadıkları ülkelerinden, her biri başka bir Türkiye görüyor. Sorun şu ki, Avrupa Parlamentosu olarak bu alanlardaki gelişmelerle ilgili değerlendirmemiz bir geriye gidiş şeklinde. Bu konuyu çok iyi anlatmamız ve tarif etmemiz gerekiyor. Bunların dışında genel ilişkilerin çok daha iyi bir havada olduğunu söyleyebiliriz.  

Doğu Akdeniz’deki gerginliğin azalması, her iki taraftan gelen bazı jestler ve gerçekleşen üst düzey ziyaretler sonrasında daha elverişli bir ortam elde etmeyi başardık. Ki bu ziyaretler sadece AB liderleri arasında değil başbakanlar düzeyinde de gerçekleşti. Bugünkü ortam bunların bir sonucu. Çok ilginç bir durum yaşıyoruz aslında. Çünkü raporun bir kısmı olumlu, insan hakları ve hukukun üstünlüğü ile ilgili olan kısmı ise olumsuz.

“DOĞU AKDENİZ’DEKİ SONDAJ ÇALIŞMALARININ DURDURULMASI İYİ BİR ADIM”

Sağlık gibi sektörel korularda konuşmaya başladık. Türkiye’nin karbon emisyonuyla ilgili politikalarını konuşuyoruz, bu güzel. İnsanların birbiriyle daha iyi iletişim kurarak yeniden güven kazanması adına yapılan Avrupa programlarını sürdürmekteyiz. Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmalarının durdurulması iyi bir adım. Mesela Yunanistan ile ikili görüşmelerin başlaması de olumlu bir gelişme. Günün sonunda Avrupa Birliği tarafından önerilen bu olumlu gündem, bu gelişmelerle birlikte ivme kazanabilir. Son zamanlarda Türkiye ile oldukça tatmin edici bir hizalanma içindeyiz. Türkiye Rusya-Ukrayna krizinde uluslararası hukuk ve Avrupa Birliği ile önemli ölçüde uyum sağlamış durumda. Her ne kadar AB ile birebir aynı tutum içinde olmasa da Türkiye’nin, Ukrayna’nın işgalini açıkça eleştirmesini ve bu konudaki duruşunu takdir ediyoruz.

“TÜRKİYE’NİN AB İLE DAHA UYUMLU DIŞ POLİTİKAYA DÖNMESİ GÜZEL”

Gümrük Birliği modernizasyon süreci başlatılır ve demokrasi şartını münazaralar devam ederken gündeme getirebiliriz.

Bence bugünkü gelişmeler bu konunun(PESCO) inşası için iyi bir zemin olabilir. Geçen yıl Libya, Suriye, S400’ler, Kıbrıs’ta iki ülkeli çözüm gibi bazı zorluklar yaşadığımızı unutmamak gerekir. Bu anlamda çok iyi bir zeminde olmayabiliriz. Ancak olumlu gelişmeleri de unutmamak lazım. Türkiye’nin Rusya-Ukrayna savaşında aldığı tutum ve Ermenistan ile diyaloğun sürdürülmesi gibi. Bu, Türkiye’nin AB ile daha uyumlu bir dış politika çizgisine gelmesi açısından iyi. Türkiye’nin Avrupa Birliği ile daha uyumlu bir dış politikaya geri dönmesi güzel. Elbette Türkiye henüz hala aday ve bağımsız bir ülke olarak Avrupa Birliği’nin dış politikasını harfiyen uygulamak zorunda da değil.”

AMOR: VİZE SERBESTİSİ BU AŞAMADA SÖZ KONUSU DEĞİL

Vize serbestisi konusunda olumlu bir haber beklenebilir mi sorusuna olumsuz yanıt veren Amor şöyle devam etti:

“Çünkü bu fasılada anti-terör yasası gibi reformlar yapan bir siyasi irade henüz ortada yok. Hükümet hala bu konuda bir tasarı ya da çalışma sunmadı meclise. İnsanlar arası ilişki için bu çok önemli. Vize serbestliği vermek isteriz ancak bu prosedürün işleyebilmesi için Türkiye’nin bu kıstaslara uyumlu olması gerekiyor.

Türkiye gençliğine mesajım, Avrupa Birliği'ne bir toplum olarak veya onlara en iyi şekilde yaşam yürütebilecekleri bir değer kümesi olarak bakmaları. Ekonomik durumu, sosyal konumu, ideolojisi, cinsel tercihi fark etmeksizin kişiliklerini geliştirip hayatlarına yön verebilecekleri bir yol ve demokrasi vaadi var burada. Birliğin göreceli genç bir üyesini (Türkiye) bu sürece alarak Türk gençliğine sunduğumuz da bu. Türkiye’nin Avrupa’ya dahil olarak diğer ülkeler gibi daha güçlü demokrasiler kurmasını istiyoruz.”

Kaynak: anka