Haber: BURCU KAHRİMAN - Kamera: AZİZ METİN TURAN

İYİ Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk, Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın “Önlem alınmaması halinde 12 yıl sonra Hatay Suriyeli bir başkana teslim edilecek" sözlerine ilişkin, “Hatay ile ilgili kanunlarda, orada yabancı vatandaşların toprak almasını da engelleyici kanunlarımız söz konusu. Ama bir yandan bakıyoruz, şu anda parasını veren Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olabiliyor, toprak sahibi olabiliyor… Bunun uzun vadeli yönünü sadece bir belediye başkanlığı kaybetmek olarak görmemek lazım. Bir kere artık kız alışverişleri de başlayacak… 20-30 sene sonra baskın kültür kiminse o baskın kültürün etkin olduğu ve Türk’ün kendi ulusal, üniter yapısını da bozmaya yönelikte sıkıntıların olabileceği bir ortam ile karşı karşıya kalırız" dedi.

Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş, bir gazeteye verdiği röportajda, “Suriyelilere vatandaşlık, seçme ve seçilme hakkı verilmesi büyük hata oldu. Böyle giderse biz azınlığa düşeceğiz. 12 yıl sonra Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Suriyeli olacak. Toprak almaları yasak ama Türk ortakları üzerinden ara senediyle sürekli toprak alıyorlar. Uyarıyorum; Hatay gidiyor” demişti.

"15-20 YIL SONRA BAZI BÖLGELERİMİZDE TÜRK VATANDAŞLARINDAN DAHA ÇOK BİR NÜFUSA DAHİL OLACAKLAR"

İYİ Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk, Başkan Savaş’ın iddialarını Anka Haber Ajansı’na değerlendirdi.

Suriye’de sıcak savaş ortamının bittiğini belirten Öztürk, “Dolayısıyla bir yandan artık Suriyelilerin ülkelerine güvenli bir şekilde geri gönderilmesi için çalışmalar yapılması gerekir. En başta devletler arasında bu konuda iletişim kurulup, bildiğimiz kadarıyla o tarafta genel af da bu anlamda çıkarıldı, artık ülkelerine geri gönderilmesinin hem kendileri açısından hem kendi ülkemiz açısından da daha önemli ve uygun olduğunu düşünüyoruz. Niçin? Aslında Sayın Belediye Başkanı da ona işaret etmiş, onların kültürlerinde çok eşlilik var, çok çocuk yapma durumu söz konusu. Ve olaya sadece bugünden bakmadığımızda, 15-20 yıl sonra, gerçekten nüfus olarak da bazı bölgelerimizde Türk vatandaşlarından daha çok bir nüfusa dahil olacaklar” diye konuştu.

"KİLİS’TE NÜFUS ŞU ANDA NEREDEYSE YARI YARIYA. HATAY’DA YARI YARIYA YAKLAŞTI. BUNLAR DİKKATE ALINMIYOR MU"

31 Aralık 2021 tarihi itibariyle 200 bine yakın Suriyelinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğuna işaret eden Öztürk, “Ve bu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olanların da önümüzdeki seçimlerde, bir sonraki seçimlerde artık oy kullanabilecek duruma geldi. Dolayısıyla yerel seçimlerde de kendi içlerinden herhangi bir belediye başkan adayı çıkardıklarında, bu büyük şehir olmasa bile belirli ilçelerde, kasaba statüsündeki, büyükşehir olmayan, örneğin Kilis gibi yerlerde belde belediyeliklerini de almalarına vesile olabilir” dedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Suriyeli nüfusu yüzde 25’in üzerine çıktığı takdirde ikameti orada kapatıyoruz” sözlerini hatırlatan Öztürk, “Fakat Kilis’te nüfus şu anda neredeyse yarı yarıya. Hatay’da yarı yarıya yaklaştı. Bunlar dikkate alınmıyor mu o zaman? Veya ikamet ettiği yer ile gerçekte yaşadığı yer arasında farklılıklar söz konusu. Çünkü Lütfü Savaş’ın bahsettiği, resmi kayıtlarda 500 bine yakın ama gayrı resmi Suriyeli nüfusuyla beraber baktığımızda 800 bine yakın Suriyeli olduğunu ifade ediyor. Bir yandan TÜİK verilerinde 3 milyon 700 gibi görülse de hala ülkemizde 5 milyona yakın Suriyeli olduğunu biliyoruz” diye konuştu. 

“ŞU ANDA PARASINI VEREN TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞI OLABİLİYOR, TOPRAK SAHİBİ OLABİLİYOR”

İktidarın göçmen politikasını eleştiren Öztürk, Hatay’da yabancıların toprak almasını engelleyen kanunlar olduğuna dikkat çekti. Öztürk, şunları söyledi:

“Türkiye Cumhuriyeti, özellikle devlet politikası olarak baktığımızda mevcut hükümet, milli güvenlik ile ilgili kısımları, belki şu anda bu hassasiyeti göz ardı ediyor ama yıllarca özellikle Hatay ile ilgili kanunlarda, orada yabancı vatandaşların toprak almasını da engelleyici kanunlarımız söz konusu. Ama bir yandan bakıyoruz, şu anda parasını veren Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olabiliyor, toprak sahibi olabiliyor. Böyle bir durumla karşı karşıya kaldığımızda, bunun uzun vadeli yönünü sadece bir belediye başkanlığı kaybetmek olarak görmemek lazım. Orada nüfus çoğunluğunu kaybetmenin çok daha farklı yanları söz konusudur. Bunu da şöyle ifade edebiliriz, bir kere artık kız alışverişleri de başlayacak. Bugün doğan çocuklar sadece Suriyeli olmayacak. Aynı zamanda Türk’ün Suriyeli ile evliliğinden doğan çocuklarımız dünyaya gelecek. Dolayısıyla bir yandan bu ilerleyen süreçte, 20-30 sene sonra baskın kültür kiminse o baskın kültürün etkin olduğu ve Türk’ün kendi ulusal, üniter yapısını da bozmaya yönelikte sıkıntıların olabileceği bir ortam ile karşı karşıya kalırız.

“AK PARTİ KENDİ İKTİDARINI SURİYELİLERİN OY KULLANMASINA BAĞLADIYSA BUNUN DA GEREĞİ YAPILIR”

Şu ana kadar Türk vatandaşı olan sayı, 193 bin küsur diye ifade ediliyor. Fakat bu konuda da çok farklı bir uygulama var. Yani başka ülkelerin vatandaşlarını bu kadar kolay Türk vatandaşı yapmıyoruz biz. Hatta Türki cumhuriyetinden Türk kökenli olan insanlarımız buraya geliyor. Bunların Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçmesi çok zor bir süreç, 7-8 seneyi alabiliyor. Ama burada her nedense müracaat eden Türk vatandaşlığına geçebiliyor gibi bir durum söz konusu. Bu şekilde bir Suriyelilere de pozitif ayrımcılık da söz konusu. Bu anlamda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçenlerinde tabii ki oy kullanma hakları da var. Dolayısıyla sadece yerel seçimlerde değil, genel seçimlerde de oy kullanacak. Ama AK Parti kendi iktidarını Suriyelilerin Türk vatandaşlığına geçirilip oy kullanmasına kadar bağladıysa bunun da bir şekilde gereği yapılır.

"SADECE HATAY'A HAS BİR DURUM DEĞİL"

Bu durumun Hatay’daki kültürel yapıyı ve barış ortamını bozacağına işaret eden Öztürk, şöyle devam etti:

“Sadece Hatay’a has bir durum söz konusu değil. Hatay zaten hoşgörü şehri. Bir yönden baktığımızda, bu anlamda o kültürün orada bozulması ve dikkat ettiyseniz bu konuda da suç oranları ile ilgili de Suriyelilerle ilgili farklı farklı özellikler, yani tabiri caizse katalog suçların yoğun olduğu bir suç oranları da söz konusu. Bu da o şehirde özellikle barışı da ortadan kaldırabilir. Ve yarın olası bir uluslararası krizde ilk başta en büyük riskli olan bölgelerimizde, sınırda olan bölgelerimizden ve jeopolitik konumu da çok önemli olan bölgelerimizde, başlangıçta Hatay gibi yerlerde bu sorun daha büyük sorun haline gelir.

Ama bu işin sadece bir Hatay’ı yok. Bakın, her yerde artık bu sorun baş göstermiş durumda. Kendi şehirlerimizde de İstanbul gibi yerlerde de çok büyük sıkıntılarla ilerleyen süreçte karşı karşıya kalınabilir. Devlet politikası anlamında milli güvenlikle ilgili de bir durum söz konusu olduğu için, aynı zamanda toplumumuzun kültürel yapısını da değiştirebilecek tehlikeli adımları da gördüğümüzden dolayı, bir yandan kendi ülkelerinde artık sıcak savaş ortamının ortadan kalktığı yerde o kişilerin Suriyelilerin ülkelerine dönmesi hem kendileri açısından hem bizim kendi kültürümüzü koruma ve toprağımızı koruma adına, ülkemizle ilgili gelecek ile ilgili daha önemli olduğunu düşünüyorum.

"TÜRK MİLLETİNİN HALİNİ, DERDİNİ ANCAK BİR TÜRK ANLAYABİLİR"

Ama gördüğümüz kadarıyla yapılan anketlerde de Suriyelilerin birçoğunun geriye dönmek istemediği… Niçin; burada daha rahat bir ortam ile karşı karşıya. Yani sadece savaş ortamından bahsetmiyorum. Ekonomik yönden de Suriye’ye kıyasla, Türkiye’de de ekonomi kötü olsa Suriye’ye nazaran daha iyi diye görebiliyor. Çocuğunun eğitimi açısından, burada gelecek kurma kaygısı onlar için daha önemli olabiliyor. Dolayısıyla böyle bir ortamda sadece savaşın bitmesi Suriyeliler açısından belki yeterli gelmeyebilir. Onları bir şekilde ikna yöntemi ile bir yandan da ülkeler arasında o diplomatik ilişkilerin de artık kurulup bu çalışmaların bir an önce başlatılması gerekiyor. Ama bunlardan bunu biz çok açıkçası göremiyoruz. Dolayısıyla AK Parti gittikten sonra bu çalışmaları İYİ Parti iktidarında bizler yaparız.

Benim kendi vatandaşımın, Türk milletinin halini, derdini ancak bir Türk anlayabilir. Yani Suriyelinin kendine göre bir kültürü vardır. Yeme kültürleri faklıdır. Şarkı kültürleri farklıdır. Tuttuğu takım bile farklıdır. Yani Türkiye’de tutmadığı bir takımı burada benim vatandaşımla aynı duyguları taşıyamayacağı için dolayısıyla benim vatandaşımın istediği hizmetleri de sunabilmesi açısından da aynı duyguları, hassasiyeti göremeyeceksiniz. Önceliği, pozitif ayrımcılık olarak kendi uyruğunda olan Suriyelilere yönelik yapacaktır. Bu bile apayrı bir sorun.”

Kaynak: anka