CHP PM Üyesi ve İstanbul Milletvekili Özgür KarabatSayıştay raporlarını gündeme getirmeye devam ediyor. Karabat bu kez de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'ndaki durumu gözler önüne serdi. 

"Sermaye transferi" adı altında kaynak aktarımına dikkat çeken Karabat, başka kurumlara gönderilen miktarın 1,5 milyar lirayı geçtiğine vurgu yaptı. Bakanlığın Cumhurbaşkanlığı'na de 600 milyon lira aktardığını söyleyen Karabat, bunun kanunlara aykırı olduğunu belirtti.

Karabat'ın paylaşımları şöyle:

1) AKP NE DİYE SORACAK OLURSANIZ, ÇEVRE BAKANLIĞI’NA BAKIN

Rantın kilit kurumu Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı. İmar planlarını bu bakanlık yönetiyor.
Sadece imar rantı değil, milyarlarca liralık bütçesinde de oyunlar oynuyor.
Lütfen sırayla okuyup paylaşalım.

2) Sayıştay’ın raporlarına baktığımızda, diğer pek çok kamu kurumu gibi Çevre Bakanlığı’nda da uluslararası kaynakların iç edildiğini, sermaye transferi ve özel hesap adı altında kaynakların bir yerlere aktarıldığını görüyoruz.

3) Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı kapsamında 2021’de 63.7 milyon Euro fon alındı. Önüne gelene “foncu” diyerek saldıran AKP, söz konusu fonlar kendilerine gelince ses çıkarmıyorlar. Bu kaynağın kullanıldığı belirtiliyor ama nerede, nasıl harcandı belli değil.

4) Dönüşüm projeleri hesabında 2021’de 437.4 milyon TL kalmış ve 2022’ye devredilmiş. 2022 bütçesinde bunun kimlere aktarılacağı, nasıl kullanılacağı da bilinmiyor. Ayrıca bakanlık faaliyetleri için döner sermayeden gelen 273.3 milyon TL kaynak kullanıldı.

5) Ve geliyoruz “sermaye transferleri” adı altında kaynakların aktarımına. Yaklaşık 1.5 miyar TL kaynak, sermaye transferi adı altında Çevre Bakanlığı’ndan başka kurumlara aktarıldı. Hangi kurumlar, belediyelere gittiği, amacına uygun kullanılıp kullanılmadığı bilinmiyor.

6) Bakanlığın 2021 yıl sonu harcaması 9.8 milyar TL oldu. Bunun 600 milyon TL’si ise Cumhurbaşkanlığı’na aktarıldı. Cumhurbaşkanlığı’nın devasa bütçesi yetmiyor, bir de Çevre Bakanlığı’ndan kaynak aktarılıyor. Buradaki kaynak aktarımı da kanunen mümkün değil.

7) 801 milyon TL kaynak, Türkiye Çevre Ajansı’na aktarılıyor. Bu ajansın harcama yetkisi ise Bakan’a verildi. Yani ajansın yönetimi bütçeyi hazırlıyor ve Çevre Bakanı’na sunuyor. Peki, Bakan neye göre buna onay veriyor? Ayrıca bu ajansın denetimi Sayıştay’dan kaçırılıyor.

8) Türkiye Çevre Ajansı’ndaki skandallar yalnızca bununla da sınırlı değil. Bu ajansı ne kadar önemsiyorsa AKP, başta ajans başkanı olmak üzere ajans yöneticilerinin maaşlarını Cumhurbaşkanı veya onun yetkilendireceği makam belirliyor.

9) Bu arada, ajansın başkanı Eyyüp Karahan da çift maaşlı. Bakanlıkta ayrıca Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü görevini yönetiyor.
Geçelim başka bir skandala...
Muğla Çevre Platformu (MUÇEV) ile büyük rant yönetiliyor.

Ankara TUSAŞ'ın önünde canlı bomba saldırısı yaşandı! Ankara TUSAŞ'ın önünde canlı bomba saldırısı yaşandı!

10) Çevre Bakanlığı ve Muğla Valiliği tarafından 2014’te kurulan MUÇEV, doğa harikası kıyılarımızı korumak yerine talan edecek projelere imza atıyor. Kâr hırsından gözü dönmüş bir özel şirket gibi hareket ediyor.
MUÇEV’in yönetiminde Cumhurbaşkanlığı ve kamu bürokratları var.

11) MUÇEV’de imza yetkili ise Çevre Bakanı Danışmanı Mehmet Akif Küçükdağ görünüyor. Devlet memuru statüsündeki bir danışman nasıl oluyor da Muğla’daki bir şirketin yöneticisi oluyor? Kanuna aykırı!
Ayrıca, MUÇEV’in 187 yat kapasiteli marina projesi de var.

12) Çevre Bakanlığı etrafına milyarlarca lira saçarken, sahibi olduğu gayrimenkullerin gerçek değerini Sayıştay’a bildirmiyor. Burada neyi saklamaya çalışıyorsunuz? Bakanlığın taşınmazlarını kullananlardan alınması gereken ecrimisil tutarları da yok!
Kayıp çok büyük.

13) Sayıştay raporlarında Ecrimisil kaybının 452 milyon TL olduğu ifade ediliyor.
Bunun dışında bir başka alacağı olan kira ve irtifak bedelleri de kayıp. 320 milyon TL alacak var ama peşine düşülmüyor.

14) Çevre Bakanlığı’ndan belediyelere devredilen çok sayıda taşınmaz var ve bunların bir kısmının kamu hizmetinde kullanılmadığı tespit ediliyor. Tabii ki bunlar AKP’li belediyelere devredilen taşınmazlar ve takibi yapılmıyor. Kamu kaynakları birilerine peşkeş çekiliyor.

15) Doğal sit alanları için koruma esasları ve kullanım şartları belirlenmiyor. Buradaki asıl amaç baı kaçak yapılara göz yumulması mı? Sayıştay, bazı sit alanlarındaki imar oyunlarına dikkat çekiyor. Bu alanlar nerede ve şu anki fiili durumu nedir?

16) Biliyorsunuz, AKP için inşaatın yanı sıra hafriyat işleri de çok önemlidir. Çevre Bakanlığı bazı illerde hafriyat ve inşaat atığı taşıma işlerinde yetki devri yapmıyor. Burada özellikle büyükşehirlerde yetki devrinin gecikmesi, daha fazla çevre ihlali anlamına geliyor.

17) Çevre Bakanlığı’nın taksitli sattığı taşınmazlardan bazılarının taksitleri ödenmiyor ama Bakanlık sözleşmeye uyup bunların tahsilatına ve feshine gitmiyor. Yine birileri bu yolla bedavadan kamu malına çöküyor!

18) Çevre Bakanlığı ile İLBANK arasında 2018’de belediye projelerinin desteklenmesi amacıyla 60 milyon TL’lik bir protokol yapıldı. Bunlar için “ilgili belediyeler” denildi. Hangi belediyeler ve neye göre seçildi? Yine sadece AKP’li belediyelere mi bu kaynaklar aktarıldı?

19) İsminde şehircilik olan ama kentlere en büyük ihaneti yapan bu Bakanlığın, yüksek katlı yapıları görmezden geldiği, hatta bunların önünü açtığı görülüyor. Sayıştay açık bir şekilde Bakanlığın “denetim mekanizması kurmadığını” belirtiyor.
Çünkü rant büyük!

20) ÇED kapsamı dışında bırakılan projelerde de oyunlar dönüyor. Projenin faaliyet alanı ve kapasitesi büyürse ÇED sürecinin başlatılması gerekirken bu yapılmıyor. Bazı yat ve iskele projelerinin de bu şekilde rantın önünün açıldığı görülüyor.

21) Sıfır atık konusunda da Çevre Bakanlığı yerinde saymış. Sistemi kurmak zorunda olanlar bunu yapmamış ve Bakanlık da gerekli kontrol mekanizmasını kurmadığı için herhangi bir yaptırım uygulanmamış. Bakanlık bunun dışında ranta yönelik denetimlerini de yerine getirmedi.

22) Sermaye transferi dışında yine “özel hesap” uygulaması karşımıza çıkıyor. Toplam 3.9 milyar TL Dönüşüm Projeleri Özel Hesabı olarak kullanıldı. Belediyelere 914 milyon TL, diğer kurumlara 2 milyar TL aktarıldı. Bunlar yine neye göre seçildi belli değil.

23) Rant sistemi ile birlikte Bakanlığın ve bazı belediyelerin gerekli denetimleri yapmadığı da Sayıştay raporlarında sıkça karşımıza çıkıyor. Afet riski altındaki alanlar belediyeler tarafından incelenmiyor. Bakanlık da bunları incelemiyor.

24) Üstelik 2018, 2019, 2020 raporlarında da aynı tespitler var. Sonra deprem ve sel gibi doğal afetler olunca “kader” deyip işin içinden sıyrılıyorlar.
Ranta aç, önleme kapalı bir düzen. Bunu değiştirmek ve hesabını sormak boynumuzun borcu.

Kaynak: www.krttv.com.tr 

Editör: Haber Merkezi