Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çiftçilere ‘manda yoğurtlu’ tavsiyesine tepki gösterdi. Davutoğlu, “Bir kere Allah aşkına memlekette süt üretimi mi kaldı ki bırakın manda yoğurdunu, inek yoğurdu, normal yoğurt mu kaldı? Koyun yoğurdu mu kaldı? Ama onun için son derece doğal olan hayat akışı vatandaş için bir işkence. Bir devlet adamını, bir lideri, bir iktidarı; iktidardan edecek olan şey sadece hayat pahalılığı değildir. Esas iktidardan edecek olan şey; milletin ruhundan, halinden, psikolojisinden kopmuş olmalarıdır. Bugün iktidardakiler kendi lüks, şatafat ve kibirlerinin aleminde halkın ne çektiğini unutuyorlar” dedi. Davutoğlu, partisinin genel merkezinde yapılan 21’inci İl Başkanları Toplantısına katıldı. Davutoğlu buradaki konuşmasında özetle şunları söyledi: “KİMSEYE KÜS YA DA KÜSKÜN DEĞİLİZ: Kimseye küs ya da küskün değiliz. Ama ilkelerini terk edenlerle beraber olma imkânımız ve şansımız da yok. AKP’de ve MHP’de olup da bugün ülkenin yoksulluğa, yolsuzluğa ve yasaklara boğulmasından rahatsız olan herkesi yeni bir Türkiye inşa etme davasına davet ediyoruz. Eğer bir dava varsa bu dava servetlerine servet katan iktidar sahiplerinin davası değil, gününü gecesini, her dakikasını milletin yoksulluktan, hazinenin yolsuzluktan ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yasaklardan kurtulması için çaba sarf edenlerin davasıdır. ERDOĞAN’A ‘MANDA YOĞURDU’ TEPKİSİ: Dünyada şu anda gıda enflasyonunda en yüksek dördüncü gıda enflasyonuna sahip olan biziz. Yüzde 64,6. Tüketici enflasyonu yüzde 56 olmuş. Üretici enflasyonu yüzde 105. Ve Sayın Cumhurbaşkanı Tokat’tan iftarlık tavsiyelerde bulunuyor. Manda yoğurdu, kestane balı, yulaf ezmesi, Medine hurması… Bir kere Allah aşkına memlekette süt üretimi mi kaldı ki bırakın manda yoğurdunu, inek yoğurdu, normal yoğurt mu kaldı? Koyun yoğurdu mu kaldı? Ama onun için son derece doğal olan hayat akışı vatandaş için bir işkence. Bir devlet adamını, bir lideri, bir iktidarı; iktidardan edecek olan şey sadece hayat pahalılığı değildir. Esas iktidardan edecek olan şey; milletin ruhundan, halinden, psikolojisinden kopmuş olmalarıdır. Bugün iktidardakiler kendi lüks, şatafat ve kibirlerinin aleminde halkın ne çektiğini unutuyorlar. GERİLİM FİLMLERİ YERİNE SÜLEYMAN SOYLU İLE BAHÇELİ, KOMEDİ FİLMLERİ YERİNE DE HAZİNE MALİYE BAKANI’NI İZLEYECEKSİNİZ: Çiftçilere 29 milyar. Hazine garantili köprü geçişlerine 65 milyar. Kur korumalı mevduat üç ayda 40 milyar. Şimdi adalet bu mu? Sonra da çiftçilerimize tavsiyelerde bulunuyor Sayın Erdoğan… Ve bakıyorsunuz bir Hazine ve Maliye Bakanı var evlere şenlik. Artık televizyon programlarında bu komedi dizilerine ihtiyaç yok. İki şeye ihtiyaç yok aslında. Gerilim filmlerine de ihtiyaç yok. Gerilim filmleri yerine Süleyman Soylu ile Bahçeli izleyeceksiniz. Komedi filmleri yerine de Hazine Maliye Bakanı’nı izleyeceksiniz. Korku filmi izleyeceksiniz de Sayın Erdoğan’ı izleyeceksiniz. ‘MİLLİYİZ, YERLİYİZ’ DERKEN UTANMALARI LAZIM: Şimdi Hazine ve Maliye Bakanı diyor ki, bunu Bahçeli’ye havale ediyorum bakalım ne diyecek, şimdi dikkat edin Berat Albayrak’a sahip çıkmıştı Bahçeli. Şu ana kadar Hazine ve Maliye Bakanı’na değil de Süleyman Soylu’ya sahip çıkıyor. Çünkü gerilimin esasını orada oluşturmaya çalışıyor. Hazine ve Maliye Bakanı, ‘Türk lirasının artık düşeceği, gideceği bir yer yok. Dibi buldu’ diyor. Şimdi Bahçeli’ye sorarım, Türk lirasının üstünde şu Ayyıldız var. Utanmaları lazım. ‘Milliyiz, yerliyiz’ derken utanmaları lazım. SİZ NUREDDİN NEBATİ’NİN BÜROKRATI DEĞİLSİNİZ, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’NİN BÜROKRATISINIZ: Ha bir de bürokrasiyi alt üst edecekmiş. Bürokrasiyi al aşağı edecekmiş. Bunu da dışarıda söylüyor. Bunu söylerken de yanında bürokratlar oturuyor. Bu nasıl bürokratlar ki dönüp bakana ‘Sayın Bakanım bizi mi alt üst, kim bu bürokrasi’ diye sormuyor. Ve bu nasıl bakan ki bürokratların yanında yabancılara; milli ya bunlar, yerli ya milli ya; yabancı sermayeye ‘ben bu bürokratları yerin dibine sokarım, alt üst ederim, yeter ki sizi memnun edeyim’ diyor. Bugün bürokrasideki haysiyet sahibi herkese sesleniyorum buradan, başınızı kaldırın. Siz Nureddin Nebati’nin bürokratı değilsiniz. Erdoğan’ın bürokratı da değilsiniz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bürokratısınız. AK Partili kardeşlerime seslendiğim gibi, onurla görevini yapıp 20-30 yıl bürokrasi de bulunduktan sonra kendi bakan yanında aşağılanan bu bürokratlara da sesleniyorum. Devlete sahip çıkın. Milletin hakkına, hukukuna sahip çıkın. Küçük düşürülmeye, istiskale boyun eğmeyin. FURKAN VAKFI TEPKİSİ: Şimdi tekrar Erdoğan’a çağrıda bulunuyorum. Ve Erdoğan bu konuda konuşuncaya kadar bu çağrıyı sürdüreceğim. Eğer 28 Şubat zulmüne karşıysan ve ‘bir daha 28 Şubatlar yaşanmayacak’ diyorsan, bu 28 Şubat manzaralarına karşı tutumun nedir onu göster Sayın Erdoğan. Manda yoğurdu yemeyi bırak da bu işkence manzaraları karşısındaki pozisyonun nedir onu göster. DEMOKRATİK HAKLARIN ENGELLENMESİNDEN SORUMLU BAŞKAN BAHÇELİ, UYGULAMASINI YAPAN BAKAN SOYLU: Gizli koalisyonu var bir yerlerde. O protokolde, ‘demokratik hakların engellenmesinden sorumlu Başkan Bahçeli’dir. Demokratik haklarının engellenmesinin uygulamasını yapan Bakan Soylu’dur. Sayın Erdoğan neden sorumlu? O da millete ikide bir de dönüp kendisi gibi düşünmeyenlere ihanet suçlamasında bulunmak ama millete iki de bir dönüp manevi değerlerden bahsedip o manevi değerlerin zıttına faizi katmerli bir şekilde millete dayatan, yoksuzlukları katmerli şekilde yaşatıp, milleti dinden imanda soğutma sorumluluğu da Erdoğan’a ait oldu.”