Yabancı yatırımcılar, son yıllarda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘sıradışı’ ekonomi politikaları nedeniyle Türkiye’den uzak durdu. Rusya’yla yakınlaştıkça Ankara’nın Batı’yla ilişkileri de kötüleşti. İktidarın baskıcı uygulamalarıysa git gide arttı.

Reuters’a göre 6 Şubat’ta meydana gelen ve resmi verilere göre yaklaşık 45 bin kişinin ölümüyle sonuçlanan depremlerden sonra da iktidarın seçimleri kaybetme olasılığı daha da arttı.

Ajans Erdoğan sonrası döneme ilişkin bir analiz yayımlarken, millet ittifakının iktidara gelmesinden sonra karşı karşıya kalması muhtemel durumları derledi.

Ekonomi

* Muhalefetin Merkez Bankası’nın bağımsızlığını geri getirme vaadi var ama buna rağmen enflasyonu düşürmek zor olacak. Fiyatları kontrol etmek için Türkiye’nin yüksek faiz oranlarına ihtiyacı olabilir. Bu, ekonomide durgunluğu tetikleyerek yeni hükümetin popülaritesini baltalayabilir. Uluslararası yatırımcılar, bu nedenle hükümetin ‘acı reçete’yi uygulayabileceğinden emin olana kadar yatırımlarını bekletebilir.

* Erdoğan, bankacılık sektöründe de bir karmaşa yarattı. Hükümet, borç veren kurumları düşük getirili devlet tahvilleri almaya zorladı. Faizler yükseldikçe bu kurumlar büyük kayıplarla karşı karşıya kalacak. Hükümet ayrıca, değer kaybetmesi durumunda lira mevduatlarını koruma sözü verdi. Bu nedenle, yeni yönetimin ülkenin bankalarını yeniden sermayelendirmesi ve mevduat sahiplerine nakit dağıtması gerekebilir.

* Rusya’nın, döviz rezervlerini artırmak için Türkiye’ye borç veren ‘dost’ ülkelerden biri olup olmadığı da dahil olmak üzere, Erdoğan’ın Vladimir Putin’le yaptığı anlaşmalar konusunda çok az şeffaflık var. Yeni yönetimi bunun gibi belirsizlikler de bekliyor.

Ukrayna'ya ABD Yardımı Gecikirse Toprak Kaybı Riski Var Ukrayna'ya ABD Yardımı Gecikirse Toprak Kaybı Riski Var

* Türkiye bir mali krizle karşı karşıya kalırsa, döviz kredisi için Uluslararası Para Fonu’na (IMF) başvurabilir. Millet ittifakı, güvenilirlik kazanmak için bunu önceden yapabilir ama bu pek olası görünmüyor.

ABD ve Avrupa Birliği

* Yeni hükümet, Avrupa Birliği (AB) ve ABD’yle daha yakın ilişkiler kurmak için bir fırsata sahip olacak. Millet ittifakının demokrasiye yakın olması bunu kolaylaştırabilir. Yeni hükümetin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerini onaylaması da ilişkileri geliştirebilir.

* ABD ve AB, millet ittifakından Rusya’nın askeri teçhizat ithal etmesine yardım eden tüm şirketlere baskı yapmasını isteyecektir. Üst düzey bir ABD yetkilisi, bu tür firmaların yaptırımlarla karşı karşıya kalabileceği konusunda uyardı.

* Erdoğan hükümeti, yaptırımların delinmesi halinde adım atacaklarını söylese de, yeni hükümet bu konuda muhtemelen daha istekli olacak. Yine de yeni hükümet Rusya’yla ticaretini büyük olasılıkla kesmeyecek. Yeni hükümet, Rusya’dan fosil yakıt almayı da bırakmayacak gibi görünüyor.

Gümrük Birliği

* Türkiye yakın zamanda en büyük ticaret ortağı olan AB’ye katılamayacak. Türkiye’nin asıl hedefi, Gümrük Birliği anlaşmasını modernize etmek. AB, Erdoğan’ın otokratik yönetiminden memnun olmadığı için bunu reddetti ama yeni hükümetle işler değişebilir.

İklim

* Erdoğan, Paris İklim Anlaşması’nı bile sadece iki yıl önce onayladı. Erdoğan’ın önünde iklimle ilgili büyük bir adım atmak yok ama yeni hükümet Türkiye’nin karbondan arındırılması konusunda harekete geçebilir.

Kaynak: www.diken.com.tr

Editör: Haber Merkezi