Toplantının ardından bir basın açıklaması yapan AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Türkiye ile ilişkileri yeniden nasıl geliştirileceğini görüştüklerini belirtti ve "Bu tartışmalar daha sonra Avrupa liderleri için Avrupa Konseyi ile birlikte hazırladığımız raporda kullanılacak" dedi.

Borrell, "Türkiye ve AB arasında daha güçlü ilişkiler geliştirmenin karşılıklı çıkarımıza olduğuna ikna olmuş durumdayız," ifadelerini kullandı ve Türkiye'den beklenenleri şu şekilde sıraladı:

"Doğu Akdeniz'de gerilimin kalıcı olarak azalması, tüm bölgenin öngörülebilirlik ve güvenlikten fayda sağlaması anlamına geliyor.

"Kıbrıs meselesini Birleşmiş Milletler'in (BM) kararları doğrultusunda çözüme ulaştırmak yeniden ilişkiler bağlamında kilit mesele olacak. "

Borrell, "Ankara'nın da taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde tanımlanan temel haklara bağlılık" konusunu da ilişkilerde "elzem" olarak nitelendirdi.

Amerikalı öğrencilerden Gazze için açlık grevi Amerikalı öğrencilerden Gazze için açlık grevi

Yüksek Temsilci, Avrupa Konseyi'nin kendisine, Türkiye ile ilişkileri geliştirerek AB'nin Türkiye ile "ortak çıkarları doğrultusunda farklılıklarının üstesinden gelme görevini verdiğini" belirtti.

'İlişkiler iki yönlü'
Borrell bir basın mensubunun vize serbestisi ve Gümrük Birliği anlaşmasının gözden geçirilmesi için Türkiye'den hangi adımların beklendiği sorusuna şu yanıtı verdi:

"Sadece Avrupa Birliği Türkiye'den bir şeyler beklemiyor. Bu çift yönlü bir yol. Türkiye'nin de Avrupa Birliği'nden bekledikleri var.

"Elbette masada, Gümrük Birliği anlaşmasının gözden geçirilmesi ve vize serbestisi gibi Türkiye'nin yeniden alınmasını istediği konular var."

Türkiye'nin bu iki konuyu yakın gelecekte gündeme getirmesini beklediklerini ifade eden Borrel, "Ancak Doğu Akdeniz'de tansiyonun düşürüleceğini ve Kıbrıs sorununun BM'nin benimsediği ve kabul ettiği yaklaşımlar doğrultusunda çözülmesi için müzakerelerin ciddi bir şekilde yeniden başlayacağını umuyoruz" dedi ve şöyle devam etti:

"Kıbrıs ve Yunanistan ilişkilerinin, Doğu Akdeniz'deki durumun, Türkiye ile yeniden yapıcı ilişkiler kurma girişiminin temel unsuru olacağı açık."

Türkiye'nin AB üyeliği neden yeniden gündemde?
Türkiye, 1999’da AB’den aday üye statüsü almıştı.

2000’lerin başındaki reform süreçleri ardından 2005’te tam üyelik müzakerelerine başlanmıştı.

Ancak ilerleyen yıllarda ilişkiler, hem Türkiye’de yaşanan siyasi gelişmeler ve bu gelişmelere birliğin eleştirileri hem de bazı ülkelerin üyelik sürecine dair tavrı nedeniyle zorlu bir sürece girmişti.

2018’e gelindiğinde AB; Türkiye’nin Birlik'ten uzaklaşmakta olduğunu, katılım müzakerelerinin fiilen durduğunu açıklamıştı.

Böylece müzakere süreci donma noktasına geldi.

AB ile 2021’den itibaren yaşanan yumuşama süreci ise 6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından devam etti.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim zaferi sonrası Brüksel'den ve önde gelen AB başkentlerinden yapılan açıklamalarda, “Türkiye'yle işbirliğinin devamının önemi” vurgulandı.

Temmuz ortasında Litvanya’nın başkenti Vilnius’taki NATO Zirvesi'nde İsveç’in üyeliği krizinin çözümünün ardındansa diplomatik alanda, Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğine dair daha iyimser bir hava oluştu.

Editör: Haber Merkezi