Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin dün Ekonomik Dönüşüm ve Yeni Paradigmalar Zirvesi'nde yaptığı konuşma tartışma konusu oldu.

Nebati’nin “Neo klasik ekonomi düşüncesinden epistemolojik bir kopuşu temsil eden heterodoks yaklaşım günümüzde giderek ön plana çıkan davranışsal ekonomi ve nöro ekonomi ile daha fazla önem kazanmaktadır” sözleri Türkiye’de uygulanan ekonomi politikasının heterodoks olup olmadığı sorusunu gündeme getirdi.

‘TÜRKİYE EKONOMİ MODELİ’ HETERODOKS MU?

Normal şartlarda yükselen enflasyona karşı dünya üzerinde pek çok ülkede merkez bankaları faiz artışlarına giderken Türkiye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın büyümeyi öncelik alan anlayışı nedeniyle yüzde 80’i aşan resmi enflasyona rağmen faiz indirmeyi tercih etti.

Bu politika sonucunda Türkiye 2022 yılı ikinci çeyrekte yüzde 7,6 büyüse de geçtiğimiz yıldan bu yana Türk lirası yabancı paralar karşısında hızla eridi ve Türkiye’de yaşam maliyeti görülmemiş şekilde arttı. Bu politikalar Bakan Nebati tarafından heterodoks politikalar şeklinde anlatıldı.

Ancak uzmanlar ‘Türkiye ekonomi politikası’ olarak adlandırılan düşük faiz ve büyüme odaklı politikanın tam olarak heterodoks başlığı altında değerlendirilemeyeceği görüşünde. Prof. Dr. Cem Oyvat, Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu ve Doç. Dr. Baki Demirel, bu tartışmayı Sozcu.com.tr’ye değerlendirdi.

Oyvat’a göre bu kavramsallaştırmanın altında teorik bir temel yer almıyor. Kozanoğlu ve Demirel’e göre ise heterodoks iktisatçılar enflasyonla mücadele için para politikasında değil maliye politikasında değişikliğe gidilmesini ve kâr oranlarına müdahaleyi savunuyor.

Diğer yandan uzmanlar davranışsal ve nöroiktisat yaklaşımlarının ise illa heterodoks yaklaşım adı altında değerlendirilme şartının olmadığını bu yaklaşımlardan ana akım iktisada da entegre edilebileceği görüşünde.

HETERODOKS VE ORTODOKS İKTİSAT NEDİR?

İktisatta zaman zaman farklı düşünce okullarını sınıflandırmak amacıyla ‘anaakım’, ‘ortodoks’ ve ‘heterodoks’ gibi sıfatlar tercih edilebiliyor.

Genel kabul görmüş uygulamalardan oluşan ekonomi politikasına ‘ortodoks ekonomi’ politikası adı veriliyor. Heterodoks ise ‘farklı inanç’ anlamına gelen bir sözcük. Ekonomi alanında geleneksel görüşlerin ve yaklaşımların dışındaki uygulamaları adlandırmak için kullanılıyor.

Heterodoks iktisat kavramı geleneksel iktisat olarak anılan ve genellikle neoklasik iktisatla çelişen ya da ötesine geçen ana akım ekonominin dışında kabul edilen ekonomik düşünce okullarına atıfta bulunuyor. Post-Keynesyen, Marksist, feminist ve ekolojik iktisatçılar heterodoks akımı takip eden ekonomistlerin arasında sayılabiliyor.

DAVRANIŞSAL İKTİSAT VE NÖROİKTİSAT NEDİR?

Davranışsal iktisat ise bireylerin ekonomik kararlarını hangi unsurlardan kaynaklandığını inceleyen alana deniyor. Davranışsal iktisat, bireylerin karar alma sürecinde etkilendikleri farklı değişkenleri ortaya koyarken iktisat ve psikolojinin birlikte düşünülmesi gerektiği tezini savunuyor.

Nöroiktisat ise anaakım iktisat tarafından rasyonel olduğu varsayılan insanın iktisadi tercihlerini sinirbilim tekniklerini kullanarak inceleyen bir disiplin olarak biliniyor. Böylece nöroiktisatın ekonomik tercihlerin altında yatan sinirsel mekanizmaları anlama potansiyeline sahip olduğu ileri sürülüyor.

‘TEORİK BİR TEMELİ YOK’

Ancak uzmanlar Türkiye’de uygulanan ekonomi politikaların tam olarak heterodoks iktisat başlığı altında değerlendirilemeyeceği görüşünde.

Prof. Cem Oyvat, ekonomi politikasının bir teorik temeli olmaktan ziyade Tayyip Erdoğan’ın isteğine göre tasarlandığını ve sonradan bunun altının doldurulmaya çalışıldığını belirterek heterodoks yaklaşım kavramının altını doldurabilecek çalışmalar ve raporlar bulunmadığını söyledi.

Oyvat, “Büyüme öncelikli düşük faiz politikasını, merkez bankalarının “istihdam hedeflemesi” yapmalarını ve düşük faiz politikasının her zaman enflasyona çare olmayabileceğini savunan Post-Keynesyen iktisatçılar ve ‘Modern Para Teorisi’ iktisatçıları var. Ama buradaki problem iktidarın “Türkiye Ekonomi Modeli” denilen şeyin altını dolduran ciddi makaleler, raporlar yayımlamamış olması” dedi.

Merkez Bankası raporlarında da bu heterodoks denilen yaklaşımlardan gelen tezlerin görülmediğini belirten Oyvat, “Ortada ciddi bir metin olmayınca da “heterodoks”tan ne kastedildiği anlaşılmıyor. Dahası iktidarın izlediği politikanın teorik altyapısı olsa bile, bunun ampirik uygulamalarla Türkiye’ye uyarlanması gerekiyor. Mesela ABD’de yazılmış bir metnin tek başına Türkiye için bir anlamı yok. Türkiye çok farklı bir vaka ve kendi koşullarına göre değerlendirmek, bunun için de Türkiye üzerine yapılmış çalışmalardan faydalanmak lazım” değerlendirmesinde bulundu.

Oyvat, “Açıkçası ben ekonomi politikasının genel çerçevesinin, bir teorik temeli olmaktan ziyade Tayyip Erdoğan’ın isteğine göre tasarlandığını ve sonradan bunun altının doldurulmaya çalışıldığını düşünüyorum” dedi.

Dolar ve euro haftaya nasıl başladı? Dolar ve euro haftaya nasıl başladı?

‘DAVRANIŞSAL İKTİSAT NEOKLASİK YAKLAŞIMA DA ENTEGRE EDİLEBİLİR’

Oyvat davranışsal iktisat ve nöroiktisat tartışması ile ilgili ise şunları söyledi:

“Davranışsal iktisadın veya nöroekonominin ‘heterodoks’ iktisat okulları arasında kabul edilip edilmeyeceği tartışmalı bir konu. Aslında bana göre bu ikisini iktisadi analiz için veri yaratan araçlar olarak da değerlendirebiliriz. Davranışsal iktisat, psikolojiden besleniyor ve genellikle bireylerin iktisadi davranışını açıklamak amacıyla yapılan deneylere dayanıyor. Nöroekonomi ise bireylerin deneyler sırasında beyninde yaşadığı değişiklikleri inceleyip, belli çıkarımlarda bulunuyor.

İki alan da, aslında neoklasik iktisadın söylediği düz fayda maksimizasyonu yapan tamamen rasyonel ve bencil olan bireyler olmadığımızı gösterebildiği için neoklasik iktisadın dışında kalan iktisat okullarına malzeme oluşturabilir. Ama davranışsal iktisat ve nöroekonomiden çıkan sonuçları belli varsayımları değiştirerek pekala neoklasik iktisattaki fayda fonksiyonlarına da entegre edebilirsiniz.”

‘HER ZIRVA HETERODOKS OLARAK DEĞERLENDİRİLEMEZ’

İktisatçı Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu ise Türkiye’de uygulanan ekonomi politikasının heterodoks yaklaşım içinde değerlendirilemeyeceğini belirterek şunları söyledi:

“Heterodoks görüşler ortodoks ekonomi politikası yaklaşımının, diğer bir ifadeyle neoklasik öğretinin ve günümüzdeki ifadesi neoliberalizmin dışındaki tüm yaklaşımlarını kapsar. Marksist, post-Keynesyen, ekolojist, feminist bunların türevleri ve kombinezonları geniş bir şemsiyedir.

Tartışılan bağlama oturtursak, ortodoks bağnazlık enflasyonun başlıca nedeninin ücret artışları olduğunu varsayarak, ücretlerin enflasyonun altında artması/sabit kalması varsayımından yola çıkar.

Halbuki heterodokslar ben de dahil, kârların düşmesi-vergi politikaları vb. yollarla ücretler kısılmayarak enflasyonla mücadele edilebileceğini savunur. Bu her zırvanın, enflasyon resmi rakamlarla yüzde 80'i geçmişken tek haneli faize geçmenin, hetorodoks politika sayılmasını gerektirmez. Böyle bir yol izlerseniz bugün Türkiye'de olduğu gibi insanlar dövize yönelir veya borçlanarak dahi olsa mal alımlarını öne çeker enflasyon kontrolden çıkar.

Davranışsal iktisat denince psikolojik, bilişsel, duygusal, kültürel, toplumsal faktörlerin ekonomik kararlarda rol oynamasını anlarız. Yani homo ekonomikus dediğimiz bireyin hep rasyonel davrandığı, kendi çıkarını düşündüğü modele bir itirazı temsil eder. Bu ortodoks ekonomiye de entegre edilebilir, daha kamucu heterodoks yaklaşımlara da.

Aslında sosyalizm insanın özünde paylaşmaya, dayanışmaya yatkın olduğu, uygun toplumsal koşullar ortaya çıkarsa aç gözlü, rekabetçi insan modelinin yerini diğerkâm yurttaşın alacağı kabulünden yola çıkar.”

‘HETERODOKS DEMEK İÇİN EMEKTEN YANA POLİTİKA ÜRETİLMELİ’

Yalova Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Baki Demirel ise ekonomi politikasına heterodoks diyebilmek için emekten yana bir politika üretilmesi gerektiğini ancak mevcut ekonomi modelinin ücretleri baskılayan bir model olduğunu belirtti.

2003'ten beri ranta dayalı bir ekonomi olduğunu ve koşullarla birlikte araçların da değiştiğini belirten Demirel, “Türkiye yüksek faizi çok istemiyor. Ranta dayalı büyüme modeli düşük faiz ister. Dolayısıyla para politikasında başka yollara sapıldı. Enflasyon düşüşünün arkasında da daralma vardı. Ranta dayalı ekonomi düşük faiz ve düşük kur ister. Küresel koşullar düşük faize izin vermeyince Türkiye ekonomisi büyük kur şokları ile karşılaştı. Sonra da KKM geldi. Orada da amaç kuru baskılamak” dedi.

Demirel, ekonomi politikasına heterodoks diyebilmek için politikaların emekten yana olması  gerektiğini belirterek, “2017'den beri ücretli kesimler baskılanıyor. ‘Dış ticaret fazlası vereceğiz, modelimiz buna dayalıdır’ dendi. ‘Madem kuru tutamıyoruz böyle diyelim' diye düşündüler. Fakat şu da bir gerçek. Rekabetçilik kurların yanında ücret baskısına da dayanır” dedi.

Demirel, “Çünkü Türkiye'nin ihracata konu olan malları fiyat esnekliğinin yoğun olduğu alanlar. Düşük-orta teknoloji yoğun ürünler. İthalatımız ise ara ve sermaye malları. Enerji, sermaye ve makine bağımlısıyız. Nihai mallarda ise orta ve yüksek teknoloji ithalatçısıyız. Burada rekabetçi olmak için ücret baskısı var. Buna heterodoks politika diyemeyiz” ifadelerini kullandı.

‘KOŞULLAR DEĞİŞTİKÇE ARAÇLAR DA DEĞİŞTİ’

Demirel ayrıca, “Güçlü sendikaların olmadığı yerde, grev baskısının olduğu yerde heterodoks politikanın uygulanması zordu. Emekten yana politikalar uygulanmadıkça buna heterodoks politika diyemeyiz. Ranta dayalı ekonominin koşullar değiştikçe araçlarını değiştirdiği bir model ama heterodoks değil” değerlendirmesinde bulundu.

“Üretimi, büyümeyi, enflasyonu, istihdamı para politikası ile yönlendirebileceğinizi düşünüyorsanız bu zaten heterodoks değildir” diyen Demirel şunları söyledi:

“Bizim temel çıpamız şudur: Emekten yana politikalar ve tam istihdam hedefi gerekir. Enflasyonla mücadele de faizi indirerek kaldırarak olmaz, burada vergi politikası önemlidir. Siz sermayeyi vergilendiriyor musunuz? Enflasyonun gerisindeki dinamiği doğru tespit ettiniz mi?

Sermayenin farklı fraksiyonlarını destekleyince o heterodoks olmaz. Emekten yana politikalar uygulamak zorundasınız. Gerçekten heterodoks politika izlenmek isteniyorsa çok samimi olmak lazım. Sermayeden yana değil, emekten yana politika izlemek lazım. Yoksulluğu ortadan kaldıracak, tam istihdamı hedefleyen politikalar izlemek lazım. İşçi örgütlerini güçlendirecek politikalar izlemek lazım”

Kaynak: www.sozcu.com.tr

Editör: Haber Merkezi