Konya Büyükşehir Belediyesi'ne ait barınakta başına vurula vurula öldürülen köpek,bütün ülkenin
vicdanını yaraladı. Ben de 3 kedi ve 1 köpek sahibi olarak,bu konuda yazmasam olmaz dedim. Ve aldım
kalemi elime. Ancak, o katledilen köpeğin dilinden yazmak istedim. Onların elbisesini giyelim ki onların
çektiği acıları hissedelim. Empati yapalım biraz hepbirlikte. Sokak köpeğiyim ben. Öyle diyorlar
bana. Annem kuytu bir köşede doğurmuş bizi. Daha bir aylıkken sokağa salmış hepimizi. Kendi karnını zor
doyuruyor,bize mi bakacak! Sokakta yatıyoruz,sokakta kalkıyoruz. Aşımızı,ekmeğimiiz bulmak için, sokak
sokak geziyoruz. En çok da kasap ve restoran önünü mesken tutuyoruz. Sağolsunlar,bize kemik ve artık
yemek filan atıyorlar. Ehhh,bir de bir kap su koydular mı degmeyin keyfimize. Yazları aşırı sıcak oluyor buralarda. Susuz kalmak çok kötü bir şey,halsizlik yapıyor. Yaz bir tarafa da kışın çok zorlanıyorum. Özellikle yağmurlu havalarda sırılsıklam oluyorum. Patilerim donuyor soğuktan. Bir apartman kapısına gidiyor ve önünde sessizce kıvrılıyorum. Ama uyumak ne mümkün! Her an tetikteyim. Ya kapıcı denen eli sopalı bir herif gelir vurur kafama ya da hayvan düşmanı başka biri gelip tekme atar böğrüme. En iyisi şekerleme yapmak. Şansın varsa,seni iyi kalpli biri görür ve hemen kucaklar. Güvenli bir yere götürür; aşını ekmeğini verir. Daha da şanslıysan ,evinin kapısını açar sana. Yok şanssız isen, o zaman sen öldün oğlum. Karşına kötü kalpli insanlar çıkar. Sudan sebeple seni şikayet ederler. Yok bana yan baktı yok çocuğumu korkuttu yok havladı yok pisledi diye sebep bulurlar. Seni hemen şikayet ederler. Sonra bir bakmıssın hooppp... barınaktasın. Ölüm kampı, ne barınağı! Ben burada öldüm işte. O gün sıradan bir gündü. Sokak başında yine kıvrılmış yatıyordum. Bir kamyonet sesine uyandım. Koca koca adamlar indi kamyonetten. Ne olduğunu anlamaya çalışırken, boynuma kement attılar. Kaçmaya çalıştım ama öyle bir kıvrılmıştı ki kement boynumda, nefes almakta zorlanıyordum. Araca attılar beni. Dur bakalım belki de kötü bir niyetleri yok. Sıcak ve güvenli bir yuva buldular belki benİm için. Sarsıla sarsıla gittikten sonra, nihayet kamyonet durdu. Adamın biri boynumdan tutup fırlattı beni dişarıya. Eeeeee.. Ev filan yok burada. Boş bir araziye getirmişlerdi. Adamın elinde bir kürek vardı. Mama verecek herhalde. Yaklaştı yanıma iyice. Gözlerinde korkunç bir ifade vard; kin ve öfke doluydu. Anladım bir şey yapacağını. Korktum,hem de iliklerime kadar korktum. Elindeki küreği havaya kaldırdı ve kafama vurdu. Ahhhhh.... Canım çok acıdı. Sanki karşısında azılı bir düşmanı vardı. Bir daha,bir daha, bir daha vurdu. Ahhhhh... burnumdan, beynimden kan fışkırıyor. Az ileride birkaç adam daha var, göz göze geliyorum ve çığlık atıyorum: İmdaaaaatt! Kimse duymuyor! Gözleri kör,kalpleri sağır! Kimse duymuyor! Kimse duymadı! Nefes alamıyorum. Kalbim durdu. Vurmayın artık, ben öldüm.