Oruç vücudun tüm sistemlerine iyi gelir ve genel sağlığımıza önemli faydalar sağlar. Kalp-damar sorunları, hipertansiyon, böbrek sorunları veya şeker hastalığı olan kişilerin oruç tutmaya çok dikkat etmesi gerekir. Hastalığın olumsuz etkilerinden korunmak ve sağlıklı kalabilmek için doktorunuza danışarak buna karar vermeniz önemlidir. Ataşehir Memorial Hastanesi Dahiliye Bölümü'nden Prof. Dr.Murat Hakan Terekeci, kronik hastalığı olanlara Ramazan ayıyla ilgili tüyolar verdi.


Ramazan ayının yaz mevsimine denk gelmesi halinde, uzun ve sıcak günlerde oruç tutmak bazı sağlık riskleri taşıyordu. Özellikle yazların aşırı sıcak olduğu bölgelerde açlık, yüksek sıcaklıklarla birleşerek; Aşırı sıvı kaybına, halsizliğe, yorgunluğa ve tansiyon sorunlarına neden oldu. Sağlıklı kişilerin bile tansiyon ölçümlerine dikkat etmesi gerekirken, düzenli ilaç kullanan kalp hastaları ve hipertansiyon hastalarının da bu dönemde çok daha fazla dikkat etmesi gerekiyor. Şans eseri bu yıl Ramazan, havaların serin olduğu Mart ayına denk geldi. Bu durum, kronik hastalıkları kontrol altına alınan birçok hastanın oruç tutmasını kolaylaştıracak.

3 veya Daha Fazla İlaç Kullanan Tansiyon Hastaları Dikkat

Ramazan ayında yüksek tansiyon hastalarının doktorlara en çok sorduğu soru oruç tutup tutamayacaklarıdır. Orucun belirlenmesinde tansiyon kontrolü ve kullanılan ilaçlar belirleyicidir. Bazı yüksek tansiyon hastaları günde bir ilaç kullanırken bazılarının ise çok daha fazla ilaca ihtiyacı olabiliyor. Bu ilaçlardan bazıları oruç sırasında düzenli kullanılamadığı için doktor hastaya oruç tutmayı tavsiye etmeyebilir. Özellikle bu ilaçları güne yaymak, 3 veya daha fazla ilaç almak gerekiyorsa hastaların oruç tutması uygun değildir.

Sıvı kaybına dikkat etmelisiniz


Diüretik olarak sınıflandırılan bazı ilaçlar hastaların sık idrara çıkmalarına neden olarak sıvı kaybını arttırır ve hastanın daha çabuk susamamasını sağlar. Ayrıca diüretiklerin sabahları tek başına veya tansiyon ilaçlarıyla birlikte alınması gerekir. Gece alınırsa gece idrara çıkmayı arttırarak uykuyu bölerler. Sıvı kaybının düzeyi kullanılan diüretik ilacın dozu ile orantılıdır. Bu nedenle idrar söktürücü kullananların vücuttaki sıvı açığını kapatmak için gün içinde bol miktarda su tüketmesi gerekir. Sıvı kaybı (dehidrasyon) riski nedeniyle idrar söktürücü tansiyon ilacı kullanan hastaların oruç tutması önerilmez.

Böbrek yetmezliğiniz varsa...

Yüksek tansiyon ve kalp yetmezliği olan hastalar da oruç tutmakta sorun yaşayabilecek bir diğer hasta grubudur. Böbrek yetmezliği, özellikle hipertansiyonu ve ciddi kalp yetmezliği olan hastalarda daha sık görülen bir durumdur. Bu hastalar için yeterli sıvı tüketimi hayati önem taşımaktadır. Bu hastaların böbrek fonksiyonları, özellikle uzun süre sıvı alımının sağlanamadığı açlık döneminde sıvı eksikliğine bağlı olarak daha da bozulabilmektedir.

İdrar söktürücü kullanmayan, yüksek tansiyonu uzun süredir kontrol altında olan, böbrek yetmezliği gibi yandaş hastalıkları bulunmayan kişiler genellikle Ramazan ayında oruç tutabilirler. Ancak yüksek tansiyonu henüz kontrol altına alınamayan ve tedavisine yeni başlanan hastaların oruç tutması önerilmez. Çünkü bu hastaların gün içinde tansiyonlarının nasıl değiştiğine bağlı olarak ek ilaçlara ihtiyaçları olabilir.

Oruç tutmak isterken kalp sağlığınızla oynamayın

Yakın zamanda (birkaç ay) kalp krizi geçirmiş, göğüs ağrısı devam eden, kalp yetmezliği veya yüksek tansiyonu henüz kontrol altına alınamamış veya kalp yetmezliği nedeniyle diüretik kullanmak zorunda kalan hastaların oruç tutması uygun değildir. Uzun süre önce kalp krizi geçirip tedavi görmüş ve göğüs ağrısı olmayan hastaların, başka hastalıkları olmadığı sürece oruç tutmasında bir sakınca yoktur. Tüm kalp hastalarının oruç konusunda doktorlarına danışmaları ve tavsiye almaları gerekmektedir.

Kan şekeri dengesini korumak önemlidir


Ramazan ayında oruç tutmak, normal yeme düzeninin yanı sıra uyku ve uyanıklık düzeninde de büyük bir değişiklik yaratır. Oruç sırasında beslenme ve glikoz alımındaki değişiklikler, oruç olmayan günlerden ve diğer yaygın oruç biçimlerinden önemli ölçüde farklılık gösterir. Bu durumda su ve enerji dengesindeki değişiklikler ve hormonal dalgalanmalar önemli fizyolojik etkilere sahiptir. Diyabet hastalarının kan şekerini belirli bir seviyede tutabilmeleri için gün içerisinde küçük ve sık öğünler yemeleri büyük önem taşıyor. Ancak uzun günler boyunca oruç tutmak, kan şekerinin tehlikeli seviyelere düşmesine ve "hipoglisemi" ataklarına neden olabilir.

Diyabetin erken evrelerinde (prediyabet) bulunan ve kan şekerini düşürmeyen ilaç kullanan hastalar doktorlarının onayı ile oruç tutabilirler. Yani kan şekerini kontrol altında tutanlar, insülin ve sülfonilüreler dışında ilaç kullananlar doktora başvurarak oruç tutmalıdır. Ancak kan şekeri kontrol altında olmayan hastalar, hamileler, yaşlılar, emziren şeker hastaları, şekere bağlı böbrek ve göz tutulumu olanların oruç tutması önerilmez.

Diyabet hastası oruç tutacaksa belirli aralıklarla kan şekeri ölçümü yapmalıdır. Kan şekerini ölçmek orucunuzu bozmaz. Normalde önerdiğimiz yoğun egzersizlerden hipoglisemi riskini artıracağından kaçınmak çok önemlidir. Şeker hastalarının, hipoglisemi durumunda oruç tutarken yanlarında meyve suyu veya kesme şeker gibi şekerli yiyecekler taşıması gerekir. Çikolata ve benzeri yağlı yiyecekler tavsiye edilmez. Ramazan ayında beslenmelerine daha fazla dikkat etmeli, uzun süre tok tutacak lif bakımından zengin besinleri tercih etmelidirler.

Bahar alerjisi soğuk algınlığıyla karıştırılmamalı! Bahar alerjisi soğuk algınlığıyla karıştırılmamalı!

Kepekli ekmek, yulaf ezmesi, kepekli ekmek, az yağlı peynir, yumurta, zeytin, avokado, sebzeler, ev yapımı yoğurt ve düşük glisemik indeksli meyveler (elma, armut, erik, portakal ve kiraz). Uygun bir seçenek olabilirler. . Glisemik indeksi düşük yani birim başına kalorisi düşük olan besinleri tükettiğinizde kan şekerinin ani yükselmesine neden olmazlar. Bulgur, nohut, mercimek, fasulye, erişte, havuç, taze bezelye, yeşil yapraklı sebzeler, et, balık, fındık, ceviz, bezelye gibi bu gruptan besinler tercih edilir. Sıvı ihtiyacını karşılamak için iftardan sonra bol su, şekersiz komposto, ayran, şekersiz çay gibi içecekler tercih edilmelidir.

Diyabet hastalarında günlük kalori alımının iftardan sahura kadar olan süreye yayılması gerekmektedir. İftarda çorba, hafif kahvaltı gibi sıvı besinler tüketildikten sonra ana öğüne geçilmesi ve öğünlerde şerbetli tatlılar gibi aşırı kalori alımından kaçınılması öneriliyor. Gerekirse iftar ve sahur arasına düşük kalorili bir atıştırmalık eklemelisiniz.

Oruç bu hastalıklara iyi geliyor


Son yıllarda biyolojik saat olarak bilinen sirkadiyen ritim üzerine birçok çalışma yapılmış ve aralıklı beslenmenin vücut üzerinde pek çok olumlu etkisi ortaya konmuştur. Oruç aynı zamanda aralıklı beslenmenin bir şeklidir ve araştırmalar aralıklı yemenin insülin direncini, karaciğer yağlanmasını, vücuttaki iltihabı azalttığını ve bağırsak florasında olumlu değişiklikler ürettiğini göstermektedir.

Oruç kararı verilirken her hastanın durumu ayrı ayrı değerlendirilmeli, genelleme yapılmamalıdır.

Kaynak: MEMORİAL