Ülkemizde körüklenen kutuplaşma ve şiddetin geldiği boyut Ankara’da bir kez daha kirli
yüzünü gösterdi maalesef. Sanatçı Onur Şener, istek şarkıyı söylemediği gerekçesiyle
vahşice öldürüldü. Katillerin kimliklerine bakıldığında, akıllara yine “kirli eller sahnede”
sorusunu getiriyor?
Saldırganlardan Ali Gündüz ile İlker Karakaş'ın Çalışma Bakanlığı’nda bürokrat, diğerinin ise
kamu savunma şirketi Turkish Aerospace Industries -Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ -
TUSAŞ'da (TAİ) mühendis olduğu ortaya çıkmıştı. Kasten adam öldürme suçundan Ali
Gündüz, İlker Karakaş ve Semih Soyalp tutuklandı. Akıllara yine şu soru geliyor? Acaba iyi
hâl inidiriminden katiller yine serbest kalacak mı? Adalete olan güven çoktan yitirilmişken
yine de umut ediyoruz. Terazi bu sefer şaşmasa bari… Ama biz bu sahneyi daha önce
defalarca yaşadık. Maalesef, caydırıcı cezalar olmadığı sürece insan hayatı sudan ucuz,
bizim ülkemizde… Adalet siyasete hizmet ettiği sürece, elbette güven beklenemez.
İnsanların “Adalet Ana”dan beklentileri neredeyse yok oldu. Yıllardır, adalete hasret
kaldığımız güzel ülkemizde terazi umarım bu sefer şaşmaz…
Yıllardır hızla yayılan nefret ve ayrıştırıcı dil, toplumu resmen ele geçirdi. İnsanlar kendi fikir
ve söylemleri yüzünden ya hapse ya da mezara girmiyor mu? Taraf tutar gibi siyasileri
tutuyoruz. Toplum öyle bir ayrıştırıldı ki, resmen korku imparatorluğu yaratıldı. Oysaki
sanatçı, korkusuz ve cesurdur... Gerçekleri haykıran ve toplumun aynasıdır. İktidarlar sanata
ve sanatçıya sahip çıkmak zorundalar. Sanatçılar bir ülkenin vitrini, halkın aydın yüzüdür.
Maalesef, son 10 yıldır sanat ve sanatçı daha da değersizleştirildi. Gerçekleri haykıran
ülkenin aydın yüzü sanatçılar, maalesef ya hapse ya da mezara gönderiliyor. Sanat ve kültür
zengini olan bir ülke için yazık. Yüzyıllardır, sanatçılarımız, ozanlarımız, aydınlarımız nefret
dili yüzünden öldürülmedi mi? Başta siyasi iktidarlar olmak üzere, hangi görüşten olursak
olalım, hepimiz vatansever bireyler olarak, sanatımıza, sanatçımıza sahip çıkmak
zorundayız. Başka bir Türkiye yok. Nefret söylemleri yerine, kucaklayıcı bir dil hakim kılmak
elzemdir.

SANAT YİNE KANA BULANDI
İnsan hayatı bu kadar mı ucuz? Üzgünüm… İyi işler yapan, vatanına katkısı olan karanlığa
inat aydınlığın yolunu açan insanların hayatlarına, ucuz politikalar yüzünden kastedilmedi

mi? Bu olay ne ilk ne de son olacak. Bu sefer yine bir eğlence mekânı ve yine magandalar
sahnede. Ve o gözü dönmüş caniler, müzisyen Onur Şener’i vahşice öldürerek ailesinden
koparttılar. Düşünüyorum da; Mekân sahiplerine neden bu tür olaylar ders olmuyor? İhmal
yok mu? Sahne sonrası sözlü tartışma yaşanırken, neden sanatçısını koruyamadı bir mekân
sahibi. Üstelik mekânın güvenlik kameralarının kırık olması da ayrıca düşündürücü bir
durum… Ülkenin can damarlarından biri olan sanat yine kana bulandı. Kirli eller bu sefer
Şener’i sevenlerinden kopardı.

Sanatçı Şener, sırf istek şarkıyı söylemediği için öldürüldü. İddialara göre; Şener ile
saldırganlar arasında sözlü tartışma başlıyor ve tartışma büyüyor. Cam şişelerle şah damarı
kesilen Şener, aşırı kan kaybından maalesef hayatını kaybediyor. Şener’in ölümü derin
üzüntü bırakırken toplumda, sosyal medyada tepkiler adeta çığ gibiydi. Bir insan hayatı bu
kadar ucuz olmamalı. Çok üzgünüm, sözün bittiği yerdeyiz yine. Bilgi yoksunu, her şeyi ben
bilirim, sen kimsin mantığı o kadar yer edindi ki ülkemizde. Müziği, sanatı bilimi, manipüle
ede ede basitleştirdiler. Hal böyle olunca da, insan hayatı da bu kadar basit olabiliyor… Artık
bu nefret söylemlerinden hızla uzaklaşmamız lazım…

Türk Eğitim Derneği (TED) 1995 mezunu olan Onur Şener, çok sevdiği müzikle kariyerine
devam etti. Yolu 2013 yılında O Ses Türkiye ve Acun Ilıcalı ile kesişen Şener, O Ses Türkiye
programında "Show Must Go On" şarkısıyla hafızalarda yer edinmişti. Şener'in sesi oldukça
beğeni toplarken yıllar içerisinde birçok mekânda sahne almıştı.