"Korkan kişi sürekli sıkıntı içinde yaşar." (Seneca)

"Korkuyu bilmeyen cesur değildir; korkuyu bilip onu yenen cesurdur.” (Halil Cibran) 

Bir çocuk nasıl eğitilir? Bunu çevremizden ve büyüklerimizden öğrenerek, bu konu ile ilgili kitaplar okuyarak, gözlem yaparak vesaire öğrenebiliriz. Fakat her eğitim biçiminin bir ana hattı vardır. Bu sadece çocuk eğitimi için geçerli değildir. Şirket yönetmek ve bir takım yönetmek gibi, her yönetim biçiminin bir gayesi ve bu gaye uğruna mekanizması vardır.Peki Devlet  yönetmek için hangi mekanizmayı kullanıyor?Ondan önce devlet nedir ona bakalım.

Devlet genelde toprak bütünlüğüne bağlı olarak, siyasal örgütlü bir ulusun ya da uluslar topluluğunun oluşturduğu hukuki varlık olarak ifade edilir.
Etkileşimleri belirli bir bölgede yaşayan insanların uzun vadeli ve düzenli bir şekilde bir arada yaşamasını sağlamayı amaçlayan kurumların bütünü.
Kısacası devlet siyasal birliktir.

Devleti tanımladıktan sonra devletin yönetme şeklini anlamak için, tarihe iz bırakan Siyaset bilimcisi Machiavelli bakmamız lazım. 
 
Niccolò di Bernardo dei Machiavelli (3 Mayıs 1469 – 21 Haziran 1527), devlet adamı, askerî stratejist, şair ve oyun yazarı Floransalı düşünür.
En ünlü eseri olan  Prens'te, iktidarın alınışı ve korunması ahlaki kaygıları dikkate almadan kendinde bir amaç olarak gordü.
Fikirleri politik yazında olduğu gibi yaygın düşünüşte de giderek büsbütün olumsuz ve ilkesiz bir politik hırsın anlatımı olarak görüldü, "Machiavellizm" terimi bir düşünce sisteminden çok "amaç için her yolu mübah gören" politikacının tutumunu anlatan suçlayıcı bir sıfat haline geldi. (Vikipedi)

Machiavellizm bugünün siyasetini anlamak için en dürüst ve en açıklayıcı kavramdır. Siyasetin iç dinamiğini yönetmek isteyenler için bir rehber olarak sunmaya çalışmış.Ilginç olan, Machiavelli'ye göre siyasette başarılı olmak istiyorsan, ahlak ve dürüstlüğe yer vermeyeceksin. Machiavellinin 500 yıl önce yazdığına bakarak, zamanın değiştiğini fakat siyesetin değişmediğine şahit oluyoruz. Siyasetin yönetim biçimi olarak Devlet nasıl yönetilmeli? Machiavelli'nin devletin mekanizması için iki konuya vurgu yapıyor:

"İnsanlar esas olarak iki ana dürtü tarafından kontrol edilir: sevgi ve korku.Yani onların sevgisini kazanan da, onlara korku salan da onlara eşit derecede hakim olur; evet çoğu zaman onlara korku salan bile sevgi gösterenden daha fazla itaat ve itaat bulur."

Machiavelli yönetmek için korkuya ağırlık veriyor. Korkan daha kolay yönetilir, bu sayede yönetenin işini kolaylaştırır. Diğer unsur sevgidir, kendi tarihine şanlı ve aşırı övgü aidiyet duygusunu artırır. Sevgi olmadan insanları ölüme gönderemezsin. Devlet gerektiğin de ölüme koşan ve hazır bulunan bireylere ihtiyaçı vardır.

Şiddetti de göz ardı etmemek lazım. Şiddetti kullanma yetkisi olan devlet, hukuki olarak bundan hesaba çekilmez. Gerektiğin de ayaklanmaları şiddetli bir şekilde bastırır. Yakın tarihimizin kanlı askeri darbeleri buna örnektir.

Siyaset bilimine Machiavelli kadar etkisi olan Hobbes'un fikirlerine göz atalım.
Thomas Hobbes, (5 Nisan 1588 - 4 Aralık 1679) felsefede materyalizmi, etikte haz ahlakını, siyasette monarşiyi benimseyen bir İngiliz filozoftur. En tanınmış eseri olan 1651 tarihli Leviathan, Batı siyaset felsefesinin  yolu çizmiş ve baş ucu eseri olmuştur. Leviathan, Tevrat'ta geçen bir canavarın adıdır vep Hobbes'ta her şeye egemen olan devletin simgesidir. (Vikipedi)

Eski Ahit'te Leviathan, Tanrı'ya ve O'nun yaratıcı gücüne karşı çıkan ve Tanrı tarafından mağlup edilen, birkaç başlı bir deniz canavarıdır (Mezmur 74:14). Leviatan genellikle bir yılan veya ejderha olarak tanımlanır (Yeşaya 27:1) ve Eyüp 40:25–41:26'da da bir timsah olarak tanımlanır.

Siyaset felsefesinin iki önemli temsilcileri, devlet aygıtının korku olduğunu ifade ediyor. Thomas Hobbes devleti canavar olan Leviathan olarak resmediyor. Hobbes, korkunun en korkutucu simgesi olan Leviathan'ı seçmesi ilginç.Tevrat'a göre Leviathan Tanrı'ya karşı çıkmış. Batı siyaset felsefesinin kurucusu, devleti, Leviathan olarak isimlendirmesi, her devletin bir Leviathanın olması gerektiğini yazarken, bu aynı zamanda devletin Tanrı' ya karşı gelmek anlamını taşıdığını ifade etmiyor mu? Batının kanlı tarihine bakarak bunun tesadüfen olmadığını, sistematik bir şekilde olduğuna şüphe doğuyor. Sadece Batı değil, Leviathan korkunun hüküm sürdüğü her yerde doğuyor.Bizim ülkemizde olduğuna hiç şüphe yoktur(dini boyutunu bir başka yazıda analiz etmeye çalisiriz). Mesela medyanın devletin bu korku yayma politikasın'da en önemli aletı olduğunu gündemi takip ederek anlarız. Radyo, İnternet ve televizyonu izleyip buna şahit oluyoruz. Savaş , terör, geçim sıkıntısı,işsizlik, salgın hastalık korkusu gibi sürekli gündem yapılır.

Korkular insanları devlete muhtaç haline getiriyor. Yöneten için muhtaç olunmak, yönetimi kolaylaştırır ve halkı sürü haline getirir. Halkı sürü haline getirmek, baş kaldırma olasılığını ortadan kaldırır.

Hiç şüphe yoktur ki, korkutanlar daha çok korkarlar ve sürekli korku halindeler.Vücut bulmuş korku halini almışlar. Özel güvenlik ve korumanın sürekli yönetenler etrafında arttığına bakarak bunu anlıyoruz.Kendi ürettikleri canavarın esiri olmuşlar. 

" Onlar plan yaparlarken, Allah da plan yapıyordu. Allah, plan yapanların en hayırlısıdır. " Enfâl Suresı 30.Ayet

Saygılar ve selamlar