Sevgili Okuyucular,

Ekonomi iyi değil ve bununla ilgili olarak sayın ekonomi bakanımız ekonomik olarak daralmaya yönelik tedbirler açıkladı.

Nedir?  Örnekleyelim.

3 yıl boyunca sağlık güvenlik ve savunma hariç yeni araç alınmayacak, alınırsa yerli olan alınacak ve ihtiyaç fazlası satılacak.

Deprem riski olanlar hariç 3 yıl boyunca taşınmaz alınmayacak yapımı devam edenler durdurulacak.

Yeni bina kiralanmayacak, mevcut sosyal tesisler ekonomiye kazandırılacak, lojman kiraları rayiçlere getirilecek.

Yönetim kurulu üyelikleri huzur haklarına üst sınır getirilecek.

Temsil ve tanıtma ödeneklerinde %25 indirim yapılacak, eşantiyon vs yaptırılmayacak.

Milli bayram ve uluslararası toplantılar hariç gezi, kokteyl yemek düzenlenmeyecek.

Zorunlu haller hariç demirbaş alımı yapılmayacak, olanların ekonomik ömrü tamamlanmadan elden çıkarılmaması sağlanacak, kamu alımları Devlet Malzeme Ofisi aracılığı ile yapılacak.

Kamu personeli için toplu taşıma olan yerlerdeki servis hizmeti kaldırılacak.

Destek personeli sayısı azaltılacak, emekli olanlar hariç yeni personel alınmayacak.

Personele sağlanan kıyafet yardımı nakdi olmayacak. Zorunlu haller hariç görev ve fazla mesai yaptırılmayacak.

….

Detaya girmiyorum ama bilenler için açıklayayım; bu önlemleri kaleme almak için çok çalışmaya gerek yok.

Zira 2021 yılında da tasarruf tedbirleri ile ilgili 14 sayılı genelge yayınlanmış olup bu yeni genelge kopyala yapıştır şeklinde 2021 yılındakinin aynısı şeklinde düzenlenmiştir.

Soru şu: 2021 yılından bu yana alınan tedbirler uygulanmadı mı? Yoksa uygulandı da yeterli olmadığı için yeniden mi yapılmak zorunda kalındı?

Hangisini kabul ederseniz edin. Durum vahim.

Haydi şimdi de bu tedbirlerin neden temmuz ayı itibarı ile uygulanmaya başlayacağı sorusunu ve neden bu uygulamanın 3 yıl süreceği sorusunu soralım.

Ya da şöyle soralım. Anılan tedbirlerin uygulanmaya başlayacağı Temmuz ayına kadar kendilerine süre mi tanıyorlar?

Ve neden 3 yıl? 3 yıl sonra israfa devam mı edilecek?

Halbuki bu kadar ayrıntıya girmeden itibar adı altında yaptıkları şatafatı kesseler olmuyor mu? İtibar dedikleri yaşadıkları ve yaptıkları şatafat mı? Böyleyse durum daha da vahim.

Sayın Özhaseki’nin otobüste verdiği bir röportajda “ eskiden olsa 250 araç ile giderdik. Şimdi gördüğünüz gibi tüm arkadaşlar topluca otobüs ile gidiyoruz “ şeklindeki beyanını alkışlamalı mıyız? Yoksa israfı itiraf ettiğini düşünerek kendisine ve onun gibi düşünüp yapanlara saydırmalı mıyız? 

Ya da otobüsle yapılan bu gösteride arkadan gelen zat-ı alilerinin diğer makam araçlarını görmemek için gözlerimizi kapamalı mıyız?

Diğer yandan tedbirlerin ilginç olan bir kısmı ise şu:

Örneğin 2021 yılında yayınlanan genelgede de kamu araçlarında yerliye yöneltme var ama kimse buna uymamış. Sayın Ali Erbaş diyelim anlarsınız.

Alımların Devlet Malzeme Ofisinden yapılması belirtilmiş ama sanırım kimse DMO’dan almayı kendisine yedirememiş. Dışarıdan alım yaparak beklide bazı kişileri kayırmış. Sayıştay raporlarına baksalar çoğunu görecekler ama kim bakacak o raporlara?

Yönetim Kurulu üyelerine huzur haklarına üst sınır getirilmiş ama kaç iştirakin yönetim kuruluna girebileceği ya da  birden fazla kurula üye olunup olunmayacağı konusunda sınırlama yok. Birden fazla yerden maaş almaya devam edilecek ama  zavallıların gelirleri biraz  düşecek. Bu da bize dert olsun, ne diyelim.

Ama yukarıda Allah var. Başkaca önemli tedbirler yok değil.

Örneğin personel servislerinin bazılarının kaldırılması, personele giyim için nakdi yardım yerine kupon yardımı yapılması ve fazla mesai ve görevlendirmelerden elde ettikleri gelirlerin kaldırılması gibi çok yenilikçi önlemler de yok değil.

Ama bu tedbirlerin muhatabının çalışanlar olmasını önemsemezseniz iyi tabi.

Uygulanır mı, uygulanmaz mı göreceğiz ama benim gördüğüm şu;  dağ fare doğurdu ve dostlar alışverişte görsün.

Konuyu bağlayalım.

Halen var mıdır bilmiyorum ama askerliğini yapanlar ve/veya kamu kuruluşlarında çalışanlar, kışla ya da kamu kurumu binalarındaki elektrik duylarının altında yazan  “Lüzumsuzsa Söndür” yazısını gayet iyi hatırlayacaklardır.

Benim gördüğüm Kamuda Tasarruf Tedbiri adı altında yayınlanan tasarruf kalemlerinin bize  “ Lüzumsuzsa Söndür” talimatı kadar bile faydası olması mümkün değil.

Hatta bana göre Kamuda Tasarruf yapmak için günlerce kafa patlatmaya, bulduklarını kaleme almaya, kalem aldıklarını açıklamak için basın toplantıları düzenlemeye, ilgili kurumlara bu tedbirlerin alınması için yazılar göndermeye, uyulup uyulmadığını denetlemek için kamu çalışanlarının zamanını çalmaya ve uymayanları yargılamak için adaleti meşgul etmeye ve hiç gerek yok.

Sonuçta vatandaşın bu tedbirlerin alınıp alınmadığını denetlemesine de imkan yok.

Ama vatandaşın kendisine hiç maliyeti olmayan, hatta uzun vadede kazançlı çıkmasını sağlayacak, denetimi gerektirmeyen, uygulanabilirliği kesin ve son derece anlaşılır tek maddelik bir tedbir alması mümkün.

“Lüzumsuzsa Söndür”.