Sosyal hayatta, insan kitlelerini peşinden sürükleyen iki önemli faktörden bahsediyorum. İkisini bir ele almış olmamın altında yatan sebep ise; kalabalık ve bir o kadar da birbirine yakın çevrelerin yaşantılarına direk dokunuyor olmalarındandır. Her iki kavram, hatırı sayılır yığınları peşinden sürükleyerek, sürükledikleri yaşamlara yaptıkları dokunuşlarla yön verebilmektedir.

       Çocukluktan temelleri atılan futbol takımı tutma merakı; zamanla bireyler üzerinde kalıcı bir hal alarak tutkuya dönüştüğünde, geriye dönüş pek mümkün değildir. Siyasette gençlik yıllarında şekillenen yaşam biçiminin başka bir sevdası ve aynı yolla bulaşan bir hastalıktır. Bu iki bağımlılıktan, hiç kimse, hayatının sonuna kadar kolay kolay vazgeçemez. Kimi zaman liderine tepki göstererek içinde bulunduğu siyasi gruba küsen, ayrılmaya niyetlenen olsa da, çoğu kişi davasını ön planda tutarak bu fikrinden vazgeçer. Futbolda da, şampiyonluk gelmediğinde ve ezeli rakiplerinden alınan yenilgi sonrası aynı tepkiler verilir.

       Aslında yapılan her seçim, seçmediğin diğer bir şeyden vazgeçiş değil midir? Bir takımı seçerek, diğer takımlardan vazgeçmiş oluyorsun. Bir partiyi seçerek, diğer partilerden vazgeçmiş oluyorsun. Her şey, seçtiklerin ve vazgeçtiklerin olarak hayatında kalmaya devam ediyor. Tutkulandıkların ön planda, diğerleri arka planda olsa da. Yani tercih etmişte olsak, etmemişte olsak bizimle birlikte yaşamaya devam ederler. Önemli olan, biz bu değerleri kendimizce yaşamaya ve yaşatmaya devam ederken, dışımızdaki guruplara hangi gözle baktığımızdır.

       “Ne yapmalıyız?”

       “Değer verdiklerimizi korumaya alırken, başkalarının değer verdiklerine de saygı duymalıyız.”

       “Bir sınırımız ya da çizgimiz var mı?”

       “Elbette var. Her kim hangi takımının veya hangi partinin destekçisi olursa olsun; yaşadığımız toprakların bütünlüğüne ve varlığına yönelik kin ve nefret tohumu ekmediği ve kardeşçe yaşamaya destek verdiği sürece kabul görmeye devam edecektir.”

        Futbol ve siyaset yüzünden incitmeyelim birbirimizi. Hafızalarımızda, ölümlü dünyanın renkleri olarak kalmaya devam etsinler.