Sevgili Okurlar
ABD seçimlerinde seçimleri takip edip, adaylar ve yapacakları konusunda çalışma
yapan gazeteci ve köşe yazarları arasında, seçimlere çok az bir süre kala tüm süreci
değerlendirerek, seçimde kime ve hangi nedenlere ile oy vereceklerini açıklamak gibi
bir gelenek vardır.
Bizde henüz seçimlere daha çok bir süre olmasına rağmen ben de risk alarak
şimdiden oyumun rengini açıklıyorum.
Öncelikle söylemeliyim ki oyumun rengi mevcut seçmenin tercihlerini değerlendirerek
ya da onlardan kopya çekerek belli olacak:
Seçmen kardeşim;
Ekonomik sorunlar ile debelenip, ertesi gününün nasıl geçeceği endişesi içinde
yaşamana rağmen, seçim sandığının başına gittiğinde yine iktidara mı oy
vereceksin?
Ver kardeşim.
Gayriresmi enflasyonun %150’lere dayandığını sen bile hesaplarken, açıklanan
resmi enflasyon ile maaşına zam alıp, zam almana rağmen eski alım gücüne
ulaşamadığını görüp yine iktidara mı oy veriyorsun?
Ver kardeşim.
Beslenmek bir yana; karnın bile zor doyuyorsa markete gidip sadece bakıyorsan,
pazarın akşamını bekleyip ve ucuza bir şeyler alabilir miyim hesabını yapmayı
kanıksayıp yine iktidara mı oy vereceksin?
Ver kardeşim.
Eti az ye, domatesi kilo ile değil 2 tane al, yarım lahana neyine yetmiyor diyen
adamların, neredeyse seninle dalga geçtiğini anlamayıp oy pusulasında mührü yine
iktidara mı basacaksın?
Bas kardeşim.
Yardım yapılan hane sayısının 3 kat artmasını başarı diye yutturanları alkışlayıp “niye
bu kadar çok hane yardım almak zorunda “ diye sormak aklına gelmeden, “bana da
bir yardım düşer inşallah diyerek” yine iktidara mı oy vereceksin?
Ver kardeşim.
Sen çiftçi arkadaş.

Mazot, gübre, tohum, yem ve dahi tüm tarım girdileri uçmuş ve nerede ise tarlanı
ekemez hale gelmişken, seni destekleme adı altında sana verilmesi gereken
desteklemelerin gecikmiş ödemelerini bekleyip, seçim zamanında “ diğerleri bana da
bunu da vermez” diyerek yine iktidara mı oy vereceksin?
Ver kardeşim.
Yetmez ama tarlandan kilosunu 2 liraya verdiğin ürünün markette 20 liraya satıldığını
görünce küçük dilini yutmak yerine, yaparsa iktidar yapar diyip yine iktidara mı oy
vereceksin?
Ver kardeşim.
Ürününe çok daha önceden iktidarın alım garantisi vermesinin daha iyi olacağını
düşünmeden seni tüccarın eline bırakan sisteme isyan etmek yerine, iktidarın taban
fiyat açıklamasını yılbaşı piyango biletine ikramiye çıkmasını bekler gibi beklemek
hoşuna gidiyor ve bu heyecanı yaşattığı için yine iktidara mı oy veriyorsun?
Ver kardeşim.
Daha çok ihracat yutturmacası altında Türk Lirasının belini kırarak, sana daha çok
para kazandıracağını söyleyen iktidarın seni kandırdığını anlamayıp, diğer yandan
dışarıdan ithal ettiğin ürünün yine bı yüzden daha pahalı olacağını sen
görmeyeceksen, “ gören görsün ben görmem” mi diyeceksin? İhracat rakamlarına
bakıp sevinmek yerine ithalatın daha da fazla büyüdüğünü ve karını artırmak şöyle
dursun öz sermayeni yememek için işçi çıkarmayı avantaj bilip, daha vicdanlı bir
insan mı olacağını zannederek yine iktidara mı oy vereceksin?
Ver kardeşim.
İktidara güvenmediği için fırsattan istifade ucuz kredi alıp onu da dolar kuruna yatıran
sanayici isen ve sanki bu düzeni yaratan iktidar değilmiş gibi kendine korumak adına
yaptığın işlem nedeni ile üstüne fırça yediğin halde yine iktidara mı oy vereceksin?
Ver kardeşim.
Her yere pıtrak gibi üniversite açılmasına sevinip çocuğunu bu üniversiteye
gönderince, hayatını kurtardığını mı zannediyorsun? Genç ve özellikle üniversite
gençliğindeki işsizlik oranlarının patladığını kendi çocuğun üzerinden görmene
rağmen yine de oyum iktidara mı diyorsun?
De kardeşim.
Her üniversite mezununa iş bulacak ekonomik önlemler alma ve uygun koşulları
yaratma görevi iktidarda iken “her üniversite mezununa iş bulacağız diye bir şey yok “
diyene desteğiniz devam mı edecek? Ya da Sanayive Teknoloji Bakanının,
"Üniversiteye başlıyorsanız kafanızdaki ilk hedefiniz bir yerde istihdam edilmek
olmasın. Bir yerde işe gireyim maaşımı alayım düşüncesi genç arkadaşlarımızın

potansiyellerini düşüren bir düşünce. Sizler kendi girişimlerinizi, araştırma projelerinizi
yapabilirsiniz.”sözü ile Ar-Ge araştırmalarına en az pay ayıran ülke olmamıza rağmen
bunun nasıl olacağını sormadan yine iktidara mı oy vereceksin? Ya da ilk kez oy
kullanan üniversiteli kardeşim ilk oyunu iktidara mı veriyorsun?
Ver kardeşim.
LGS sonuçlarının açıklanmasından sonra “ kırsalda bizim çok çocuk var, bunlar
okumak için değil de laf olsun diye geliyorlar, onlar puanı düşürüyor, “ diyen eski
AKP’li bakana hak verip, çocuğunun geleceğini gözden çıkarmış olmalarına rağmen
yine de oyunu bu açıklamayı yapan adamın partisine mi vereceksin?
Ver kardeşim.
Tüm bunların üstüne, puan düşüren çocuklarının haline bakmadan, ileride
içlerindeki potansiyeli ortaya çıkarmalarının çok mantıklı bir düşünce olduğunu kabul
edip, kırsaldaki çocuğundan potansiyel mi bekliyorsun, bu potansiyeli iktidar mı
ortaya çıkarır diyorsun.?
De kardeşim.
Sen, eşin, çocuğun eşin, dostun, akraban asgari ücret ile bile iş bulma umuduyla
çırpınırken, birden fazla yerden maaş alanlara hakkını helal edip yine iktidardan yana
mı olacaksın?
Ol kardeşim.
Liyakati lakaytlıkla karıştırıp ,bankaya güreşci, uzay ajansına sebze teknikeri,
Tübitak’a Hayvanat bahçesi müdürü, danışmanlığa kızını, rektörü olduğu
üniversiteye, başkanı olduğu belediyeye akrabalarını dolduranlar görmezden mi
geleceksin? Yazılı sınavda başarılı olup sözlü sınavda senden 30 puan aşağı almış
birisinin seni geçebilmesine “ Olabilir. Bir dahaki sefere mi” diyeceksin?
De kardeşim.
Zenginden fakire verilen dinin, fakirden zengine verilir hale dönmedi mi? Geçmediğin
köprüye, g itmediğin yola senin verginden geleceğinden para kesilmesine tepkin yok
mu? Kur korumalı mevduat ile parası olana senin cebinden şu ana kadar 60 milyar
ödeme yapılmasına göz yumup oyunu yine iktidara mı vereceksin?
Ver kardeşim.
Ver…

Uzatmak mümkün. Biz yine de herkesin bildiği bir Nasrettin Hoca fıkrası anlatıp
konuyu yine seçmen kardeşim üzerinden bağlayalım.

Timurlenk zamanında Nasrettin Hoca’nın köyüne bakmaları için bir fil bırakılmış. Ama
bu fil, gel zaman git zaman köyün bütün yiyeceklerini tüketmiş, köyde yiyecek bir şey
kalmamış.
Bunun üzerine köylüler Nasrettin Hoca’ya giderek Timurlenk ile konuşmasını ve fili
geri almasını söylemesini istemişler.
Nasrettin Hoca:
- Hepimiz birlikte gidersek olur. demiş
Tüm köylü, Nasrettin Hoca önde kendileri arkada yola düşmüşler. Ama yol uzadıkça
köylüler üçer beşer kafilede ayrılmaya başlamışlar.
Sonunda Nasrettin Hoca Timurlenk’in yanına vardığında bir de bakmış ki birlikte yola
çıktığı köylülerin hiç birisi arkasında yok. Ama Timurlenk’in huzuruna da varmış, bir
şey söylemeden dönmesine de imkan yok.
Sonunda Timurlenk sorunca Nasrettin Hoca da köylüye ders vermek için isteğini
Timurlenk’e söylemiş:
- Hünkarım, bize verdiğiniz fili çok sevdik. Ama yalnız olduğu için üzgün. Köylü
ister ki bize bir fil daha verin ve köydeki fil yalnız kalmasın.
Evet seçmen kardeşim.
Sen tüm bu olanlardan ders almadıysan, mevcut düzeni yaratanın iktidar olduğunu
görmene rağmen yine mevcut düzenin değiştireceğini umarak, iktidara oy vereceksen
şimdiden açıklıyorum.
Benim de oyum iktidara..
Başka türlü anlamayacaksın.