Gazne Devleti'nin kuruluşuna dair bilgiler, tarihi bir dönemi özetlemekte olup, Alp Tekin (Alp Tigin) ve ardındaki liderlerin bu süreçteki rolünü vurgulamaktadır.

Alp Tekin, önceden Horasan genel valisi olarak görev yaptıktan sonra, Mansur'un hükümetiyle yaşadığı anlaşmazlıklar nedeniyle Belh kentine çekilmiştir.

Mansur'un gönderdiği güçlü birliklere karşı mücadele ederek Gazne şehrini fethetmiş ve bu zaferin ardından 963'te Gazne Devleti'ni kurmuştur.

Alp Tekin'in yerine oğlu Ebu İshak İbrahim geçmiş, ancak oğlu olmadığı için liderlik görevi sonrasında Türk komutanlardan Bilge Tekin'e geçmiştir.

Bilge Tekin, Gerdiz Kalesi kuşatması sırasında vefat etmiş, yerine Piri Tegin (Böri Tekin) gelmiştir. Ancak, başarısızlıkları sebebiyle kısa sürede görevden alınmış ve Alp Tekin'in eğittiği komutanlardan Sebük Tigin bu göreve atanmıştır.

Bu bilgiler, Gazne Devleti'nin kuruluşu ve ilk lider değişiklikleri sürecini özetlemekte olup, Sebük Tigin'in liderliğiyle devletin tarihindeki diğer önemli olaylar ve liderlerin de detaylı bir şekilde incelenmesiyle daha geniş bir perspektife ulaşmak mümkündür.

Oldukça yetenekli bir lider olan Sebük Tigin, doğduğu Işıklı Göl sahillerindeki Barshan bölgesinde, Kırgızistan sınırları içinde hayata gözlerini açtı.

Samaniler valisi olarak görev yapmış olsa da, tam anlamıyla özgür bir hükümdar olarak tanındı. Gazne Devleti'nin önemli kurucularından biri olan Sebük Tigin, devletini büyük başarılarla taçlandırdı.

Sebük Tigin, kısa sürede hâkimiyetini doğu Afganistan'daki Zabülistan bölgesine kadar genişletti. Bölgedeki asilzadelerle entegrasyon sağlamak adına bir asilzadenin kızıyla evlenerek halkın desteğini kazandı.

Ardından Türk Gulam grupların yaşadığı Büst şehrine düzenlediği saldırı ile şehrin kontrolünü ele geçirdi. Kustar bölgesini ele geçirerek devlet hâkimiyetini Toharistan ve Zemindavere'ye kadar genişletti.

Sebük Tigin'in liderliğindeki saldırılar sonucunda Kabil, Samgan ve Celalabad, Gazne Devleti'nin kontrolü altına girdi.

Bu bölgelerde yaşayan Afgan ve Halaç Türkleri kısa sürede Gazne Devleti'ni benimsedi. Bamyan, Gur ve Toharistan bölgeleri de Gazne Devleti'nin egemenliği altına alındı.

Elde edilen bu bölgeler, Sebük Tigin'in İslam inancını yayma amacına yönelik olarak öne çıktı. Kazanılan zaferlerle birlikte Sebük Tigin, Kabil nehrinden Paşaver'e kadar geniş bir alanı ele geçirdi.

Samanilerin gücü azalmaya başladığında, Samanilerin hükümdarı Nuh, Horasan valisi Ebu Ali Muhammed Simcuroğlu ile yaşadığı sorunları çözmek için Sebük Tigin'den yardım istedi. Sebük Tigin'in yardımlarıyla Samaniler, Horasan valisini yenerek zafer elde etti.

Sebük Tigin'in Horasan'a düzenlediği sefere oğlu Mahmud da katıldı.

Gösterdikleri olağanüstü başarılar nedeniyle, Sebük Tigin ve oğlu Mahmud'un unvanları arttı. Sebük Tigin'in 997'de vefatının ardından, taht Sebük Tigin'in vasiyetine göre üç oğlundan en küçüğü olan İsmail'e geçti.

Mahmud, bu durumu haksızlık olarak değerlendirdi ve kardeşini uyarmasına rağmen olumsuz bir tepki aldı. Mahmud, tahta çıkmayı amaçladı ve Gazne'ye saldırarak kardeşinin tahtını elinden aldı. Mahmud, Samanilerle bağlarını tamamen kesip (998) tam anlamıyla bağımsız bir hükümdar olduğunu kanıtladı.

Gazne Devleti'nin en zeki ve güçlü hükümdarlarından biri olan Mahmud, 1970 yılında doğmuştur. Başarıları nedeniyle Yeminü’d-devle ve Eminü’l-mille unvanlarını almıştır.

Tarih kaynaklarında genellikle Gazneli Mahmud olarak anılmıştır. Mahmud, hükümdarlığının ilk aşamalarında şairlere, ediplere ve ilim insanlarına büyük destek verdi. Hindistan üzerine düzenlediği seferlerle İslam dünyasının önemli hükümdarlarından biri oldu.

Gazneli Mahmud, Samaniler tarafından değer görmediği Abbasi Halifesi'ne elçi gönderip adına hutbe okutarak kibar davranışta bulundu.

Halife Kadir Billah, Gazneli Mahmud'un bu nazik davranışına karşılık olarak Yeminü’d-devle ve Eminü’l-miile unvanlarıyla birlikte hil’at, bayrak ve taç gönderdi. 1000 yılına gelindiğinde, iki lider arasında büyük bir anlaşma töreni düzenlendi.

Gazneli Mahmud, halifenin gösterdiği iyi niyet ve nezakete karşılık olarak İslam'ı yaymak ve korumak amacıyla her yıl Hindistan'a sefer düzenleyeceğini taahhüt etti. Zaman içinde Gazneli Mahmud, verdiği sözleri yerine getirdi ve bu hizmetleri karşılığında Abbasi halifesi tarafından Nizâmü’d Din ve Nasıru’l-hak unvanları verildi.

Gazneli Mahmud'un başarıları ve ünü arttıkça, Şii Fatımi Halifeliği'nden anlaşma teklifleri geldi. Gazneli Mahmud, Sünni İslam'ın liderliğini üstlendiği için bu anlaşmaları reddetti.

Gazneli Mahmud, tahtta bulunduğu süre boyunca durmaksızın çalıştı ve büyük başarılar elde etti.

Seferlerle geçen ömrü boyunca Gazneli Mahmud, Samanilerin neredeyse tüm topraklarını ele geçiren Karahanlılar tarafından 999 yılında yıkılan Samanilere karşı büyük bir başarı kazandı.

Ardından; Sistan'a (999, 1002, 1003), putperest Gurlular, Harezm seferi ve zaptı (1117), Kusdar bölgesinin alınması (1111), Gürcistan fethi (1112) gibi bir dizi sefere liderlik etti.

Ayrıca Horasan'ı korumak adına Karahanlılar'la tahtını korumak amacıyla Oğuzlarla birçok savaşa girişti.

Gazneli Mahmud'un üstün savaş taktiklerini sergileyerek gerçekleştirdiği Hint seferlerinin temel amacı, İslam Dini'ni yaymaktı.

Gazneli Mahmud'un son büyük zaferlerinden biri, Hemedan ve Rey şehirleri arasında bulunan ve "Irak-ı Acem" olarak adlandırılan bölgenin ele geçirilmesiydi. 1029'da Rey şehrine düzenlediği saldırıyla bölgeyi Batıniler'den arındırdı.

Ancak sağlığı zayıflamaya başlayan Gazneli Mahmud, 1030 yılında hayatını kaybetti. Bilindiği üzere, Gazneli Mahmud iki erkek çocuğa sahipti.

Vefatı sonrasında oğlu Muhammed, tahta geçmiş olsa da, ordu Mahmud'un diğer oğlu Mesud'u tahta çıkarmak istedi.

Mesud, Gazne'deki Herat bölgesine birlikleriyle saldırdığında, bir heyet tarafından tahtın yeni sahibi olarak ilan edildi.

Babasının izinden giden Mesud, planlarını genellikle Hindistan üzerine odaklamıştır. Ancak, 1040'ta Selçuklular ile gerçekleşen Dandanakan Savaşı'nı kaybederek Gazne'den Lahora'ya çekilmek zorunda kaldı. Mesud'un oğullarından Mecdud, daha önce Lahora'ya gönderilmişti.

Diğer oğlu Mevdud ise Belh'i savunmakla görevlendirildi. Mesud'a karşı kızgın olan bazı kesimler, ayaklanma başlattı ve bu ayaklanma sırasında Mesud tutuklandı. Bu durumu fırsat bilen yeğeni Ahmed, Mesud'un hapishanede tutulduğu yerde onu öldürdü (1041).

Gazne, eski gücünü kaybetmeye başlamıştır. Belh'i savunmak üzere görevlendirilen Mevdud, Gazne'ye saldırmış ve Mesud'un ölümünden sonra taht tekrar Muhammed'e verilmiştir. Mevdud, Gazne'deki Negrehar bölgesine saldırarak babasının katillerini öldürmüştür.

Ardından Mevdud, Celalabad yakınlarındaki Fethabad kentini kurmuş ve 1041-1049 yılları arasında burayı yönetmiştir.

Ancak, bu dönemde olaylar hızla değişmiş, saldırılar başlamıştır. Mevdud'un ikiz kardeşi Mecdud, bir isyan başlatmıştır.

Bu isyandan faydalanan Hindular (Delhi rajası), doğuda Lahor'a saldırmışlardır. Batı bölgesinde ise Selçuklu orduları Gazne üzerine seferler düzenleyerek birçok kenti yağmalamışlardır. Bu bölgeler kısa bir süreliğine savunulsa da, daha sonra tekrar Selçukluların egemenliğine girmiştir.

1049 yılında Mevdud hayatını kaybetmiş ve yerine II. Mesud geçmiştir. Ancak, kısa süre sonra tahttan indirilmiştir. 1049-1052 arasında Gazne tahtı sürekli hükümdar değişikliği yaşamıştır.

Bu durumu düzeltmek amacıyla Ferruhzad, 1052'de hükümdar ilan edilmiştir. Yeni hükümdar, Selçuklu tehdidini durdurmayı başarmıştır.

Ferruhzad, 1059'da vefat ettiğinde yerine kardeşi İbrahim geçmiştir. İbrahim, ilk iş olarak Selçuklularla anlaşma yaparak oğluna Melikşah'ın kızını istemiştir. Hindistan'a yönelik seferleriyle Ganj Irmağı'na kadar olan bölgeleri ele geçirerek sultan unvanını almıştır.

Ancak, İbrahim döneminden sonra tahta çıkan hükümdarlar ülkeyi iyi yönetememişlerdir. Zamanla, yeni bir Türk devleti olan Büyük Selçuklu Devleti ortaya çıkmıştır.

Gücünü kaybeden Gazne Devleti, Büyük Selçuklu Devleti'nin egemenliği altına girmiş ve 1187 yılına gelindiğinde Gurlular tarafından yıkılmıştır.