Hem de Allah'tan korkmadığınız kadar korkuyorsunuz. .

Ses kayıtlarınızın, para sayma makinalarınızın,  darmaduman ettiğiniz devlet anlayışını nasıl bozduğunuzun ortaya çıkmasından korkuyorsunuz.

Ergenekon'da Balyoz'da Türk ordusuna kumpas kurmak için birileri tarafından kandırıldığının ortaya çıkmasından korkuyorsunuz.

Kurduğunuz kumpasın diğer elemanından nasıl bir terörist yarattığınızın anlaşılmasından korkuyorsunuz.

“Kandırıldık” diyorsunuz ama nasıl kandırıldığınızın anlaşılmasından korkuyorsunuz.

Işid'in sizi nasıl kandırdığının anlaşılmasından korkuyorsunuz.

Analar ağlamasın diye oy avcılığına çıkıp oy aldığınız anaların daha fazla ağlamasına neden olan PKK ile pazarlıklarınızın ortaya çıkmasından ve  nasıl kandırıldığınızın ortaya çıkmasından korkuyorsunuz. O anaların göz yaşında boğulmaktan korkuyorsunuz.

Mezhep ile yetmedi tarikat ve cemaatleri kullanarak böldüğünüz insanımızın tepkisinden korkuyorsunuz.

"Komşular ile sıfır sorun" diye çıktığınız yolda " komşularla sırf sorun" noktasına nasıl varıldığının anlaşılmasından korkuyorsunuz.

Bu kadar çok ve kolay nasıl kandırılmış olduğunuzun anlaşılmasından korkuyorsunuz.

“Köprü yaptık, tünel yaptık” diyerek milleti nasıl borçlandırdığınızın anlaşılmasından korkuyorsunuz. Duble yollar yapmak ile öğünürken bunları hangi paralar ile yatırdığınızın anlaşılmasından korkuyorsunuz.

Örtülü ödeneğin çok harcanmasından değil ama nasıl harcandığının ortaya çıkmasından korkuyorsunuz.

Kozmik odaya girerek bağırsak temizlemek adı altında devlet sırlarının kimlerin eline geçtiğinin telaşı içinde korkuyorsunuz.

Korkunuzdan yalana başvuruyorsunuz. Yetmiyor zırhlı arabalara yüzlerce korumanın ardına sığınıyorsunuz.

İnsan kullanmayı iyi beceriyorsunuz ama sonra ondan korkar hale geliyorsunuz.

Terörle korkutuyorsunuz, ekonomi ile korkutuyorsunuz, bölünmekle korkutuyorsunuz. Çünkü çok korkuyorsunuz.

Yarattığınız karanlıktan değil ama bu karanlığı aydınlatılmasından korkuyorsunuz.

Bu aydınlık nedeni ile kifayetsizliğinizin, dirayetsizliğinizin, dökülen boyalarınızın, akmış makyajınızın görünmesinden korkuyorsunuz.

Okumuş insan, sımsıkı sarıldığınız iktidarın düşmanı, onlardan korkuyorsunuz.

Dün ihtiras ve intikam duyguları ile sahip olduğunuz iktidarı bu gün kaybetmekten korkuyorsunuz. Zira hesap vereceğinizden çok korkuyorsunuz.

Öyle bir noktaya geldiniz ki iktidar hırsınıza yenik düştünüz ve artık sizin için geri dönüş imkanı kalmadı.

Bu yüzden saldırıyorsunuz. Muhalifleri susturmak için elinizi atamadığınız her yere el atmaya çalışıyorsunuz. Orduya, bankalara, şirketlere, doğaya, Türkiye'nin en başarılı öğrencilerinin okudukları üniversitelere, liselere, gazetelere ve gazetecilere saldırmanız bu yüzden.

Kabul etmek gerekir ki iktidarınızın devamı için daha önce yaratılmış tüm modelleri iyi öğrenmiş durumdasınız ve uyguluyorsunuz.

Ama bilmediğiniz nedense öğrenmek istemediğiniz iktidarlarının devamı için bu modelleri kullananların sonu.

Bu sondan korkuyorsunuz...

Her şeyi kontrol altına almak için uğraşırken her şeyin kontrolden çıkacağını bilmiyorsunuz. Görüyorsunuz ama anlamak işinize gelmiyor; korkuyorsunuz.

Ama bir sır daha verelim. Korkunuz nedeni ile yanlış yerlere saldırıyorsunuz.

Tarihe bakın. Sizin sonunuzu hazırlayacak olanların korktuklarınız değil, kullandıklarınız ve kandırdıklarınız olduğundan da habersizsiniz.

Bakın dün beraber yürüdüklerinizden biri daha kirli çamaşırlarınızı ortaya serdi. Gerçek mi, değil mi? Açıklayamıyor, soru sorulsun soruşturulsun bile diyemiyorsunuz.

Kapalı kapılar ardında birilerine parmak sallıyor “ aman ha!” diye gözdağı veriyorsunuz.

Yetersizsiniz. Gerçek değilsiniz. Uyananları yeniden uyutmak için masal anlatıyorsunuz.

Kendi içinizden yine kendinizle tehdit ediliyorsunuz.

Ama bugün daha da büyük bir şekilde sallanıyorsunuz.

Bu günler iyi günleriniz, yavaş yavaş gidiyorsunuz.